küçükken her çocuk gibi ben de kuran kursuna gitmiştim . 9 yaşındaydım. ibrahim adında, genç olmasına rağmen sakalları göğsüne kadar uzanan bir hocamız vardı. yaz tatilinin her sabahını hiç anlamadığım bir dilin anlamadığım okunuşunu öğrenmeye harcadığım yetmiyormuş gibi bir de bu kılıksızın fetvalarıyla psikolojimin bozulduğunu hatırlıyorum.
hiç şort giymedim ben mesela küçükken. şort giyenlerin allah tarafından çarpılacağı söylenmişti çünkü bize. ve ne yazık ki hemen hemen aynı kültürle yetişmiş ebeveynlerim de ortak oldular bu saçmalığa. dilimin dönmediği her harf için yüce allah' ın benden razı olmadığını ve yeterince çalışmadığımı belirterek hergün fırça yemem de cabası.
aklım erene kadar sadece korktum ben allah' tan ve bu korku bende derin bir sevgisizliğe yol açtı. bu sendromun sonucu, çok uzun zaman televizyonda bile arapça kuran okunsa süratle kanal değiştirdim. bana islamı çağrıştıran ne varsa kaçtım.
ve sonra okumam gereken ne varsa okudum. çok sevdim onu. ne zaman yapayalnız kalsam çıktım huzuruna. başka kimseye ihtiyacım olmadığını gördüm. kimseye anlatamadığım şeyleri anlatıp çekinmeden hüngür hüngür ağladım. tüm dertlerimi onunla paylaştım. islam dediğin eğer birkaç şerefsizin sana dayatmaya çalıştığıysa korku dinidir evet ama eğer özü anlar onu bulursan korkusuzluğun ta kendisidir.