türklerin bütün dünya bize karşı paranoyası

entry5 galeri
    1.
  1. roni abinin taşak geçerek üzerinden geçtiği paranoya.

    - israil hep biz gelişmeyelim diye işgal etti abi filistin'i.

    (bkz: düz adam)

    --spoiler--

    belediye yol kenarındaki çimleri suluyormuş. asfaltın bir tarafı ıslanmış. otomobilin biri oradan geçerken birkaç takla atmış. haberlerde gördüm.

    elîm olmasına elîm, ama nasıl olmuş bu kaza?

    yol biraz ıslakmış!

    adamın biriyle konuştu televizyoncular. öfkeden titriyordu. "çimleri suluyorlar, yol ıslanıyor, tabii ki kaza olur!"

    haydaa! ulan, yol ıslakken araba kullanmıyor musun sen?"ay, yerlerde su var, bugün arabaya binmeyelim" mi diyorsun? yağmur yağınca ne oluyor?"bugün otobüsle istanbul'dan adıyaman'a gidecektim ama yağmur yağıyor, yürüyerek gideyim bari!"

    diyelim ki kaza yapan araba suya basıp kaydı. patinaj yapar, durur. telgraf direğine çarpar, durur. birkaç takla atmak nereden kaynaklanıyor?

    viraja saatte bilmem kaç kilometre hızla girmekten kaynaklanıyor olmasın.

    bunları izlerken, yirmi yıl evvel okuduğum bir haber geldi aklıma.

    sanayicinin biri ortadoğu'ya buzdolabı ihraç etmiş, hepsi bozuk çıkmış. ticaret bakanı mı, sanayi bakanı mı, "böyle şeyler olunca tüm sanayicilerimiz için kötü oluyor, hepsi zan altında kalıyor, türkiye'nin ihracatı darbe yemiş oluyor. yapmayın beyefendiler" demiş.

    benim gizli meziyetlerimden biri iktisatçılıktır. o yıllarda da doktoramı yazıyorum. bakan bey'in yaklaşımını makul ve ders kitaplarına uygun buldum.

    sözkonusu buzdolabı ihracatçısı ise makul bulmamış. hiç unutmam, şöyle demiş:"buzdolabı imal etmek o kadar kolaysa, bakan bey gelsin kendisi imal etsin."

    ulan, o herif bakan. buzdolabı imalatçısı olan sensin. ne konuşuyorsun daha?

    ya sus ya da en azından yalan söyle:"bu araplar zaten aptaldır, buzdolabı kullanmayı bilmezler, bozuk zannetmişler. atatürk'ün dediği gibi, türk'ün buzdolabı bozulmaz."

    ya da şöyle de:"bu araplar zaten türk düşmanıdır. buzdolaplarını kendileri bozmuşlar. asıl amaçları bizim birlik ve beraberliğimizi bozmak, türkiye'ye zarar vermek."

    ben bunları hatırlarken, televizyonda bir basın açıklaması başladı. milyonlarca gazeteci bir adamı dinliyor.

    yakışıklı, efendi bir oğlan.

    memleketin en zengin ailelerinden birinin oğluymuş. tanımıyorum, ama televizyonda izlerken yanımdakiler öyle dedi.

    ah canımcığım, nasıl da üzgündü! ağlamanın eşiğine geldi. alt dudağı hafifçe titrediğinde neredeyse ben de ağlayacaktım, dayanılacak gibi değildi.

    oyuncağını elinden almışlar.

    belli, alışık değil böyle durumlara. yüzü biraz asıldığında, hemen dadılarının, uşaklarının, paralı askerlerinin meseleyi halletmesine alışmış.

    bu sefer halledememişler.

    hallediyorlarmış da, dışarıdan yabancı "kötü adamlar" gelmiş. öcü gibi. her şeyi bozmuşlar.

    ve bu kötü yabancılar, dünyanın tüm kötü adamları gibi, türkleri sevmiyormuş.

    haberler devam edip performans ilerledikçe, kuşkuya kapıldım. oğlan dünyanın en iyi okullarında okumuş olsa gerek. ailenin kendi okulu, üniversitesi filan varmış gerçi, ama onu daha iyi okullara göndermişlerdir. ve muhakkak tiyatro dersleri almış. müthiş bir oyuncu.

    yukarıda sözünü ettiğim buzdolabı imalatçısının söylemeyi akıl edemediği her şeyi söyledi.

    "dışarıdan birinin gelmesi ve ahkâm kesmesi hem federasyon için küçük düşürücüdür hem türkiye için."

    "bir türk olarak, fenerbahçeli olarak değil, türk olarak bunları kabul etmiyorum."

    "isviçre maçındaki gibi, biz türkler kendi kendimizi şikâyet ettik, oysa birlik beraberlik içinde olmamız gerekirdi. bu, fenerbahçe'ye değil, türkiye'ye verilen bir zarar."

    bak sen!

    bir kere, kimse kimseye ahkâm satmamış. adam gelmiş, ne demiş?"siz namussuzsunuz, türk olduğunuz için namussuzsunuz, artık türkiye'de futbol oynanmayacak, yasaklıyorum" dememiş.

    "benim düzenlediğim turnuvada fenerbahçe takımı oynayamaz" demiş. en doğal hakkı.

    ikincisi, bunu geçmişte başka ülkelerin başka takımları için de demiş. demek ki, türkiye'yle ve türklerle ilgili özel bir sorunu yok. namussuzlukla ilgili bir sorunu var.

    üçüncüsü, sizin dışınızdaki türkler niye sizinle birlik beraberlik içinde olacakmış? karıştırdığınız haltların kârını bizimle paylaşıyor muydunuz?

    dördüncüsü, türk olmak insana halt karıştırmak hakkını vermez. ve siz de zaten türk olduğunuz için değil, türkleri aptal zannettiğiniz için, hiçbir zaman yakalanmayacağınızı düşündüğünüz için karıştırıyorsunuz o haltları.

    bu memleketi babanızın çiftliği zannettiğiniz için.

    (bkz: roni margulies)

    --spoiler--

    (bkz: dünyanın türkleri sikine takmaması)
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük