rus erkeği dururken türk erkeği diye direten gibidir.
bambaşkayız lan kabul edin.
geçen yıl bir tatil yöresinde benden 10 cm uzun 5 kilo -eheh inanma- eksik, hakkını vermek gerekirse 'taş' gibi bir kızcağızla yarı ingilizce yarı türkçe bir muhabbete giriştik. thedya. rusmuş işte.
gayet eğlenceli, sevimli, güleç, komplekssiz -ne kompleksi olsun o tipe sanki lafa bak- bu kızla yüzdük, gezdik, güldük, konuştuk yorucu bir gün geçirdik.
ve o gün hiçbi şey yemediğimizi fark ederek hadi bi şeyler yiyelim dedik. açık büfeye doğru yol alırken tabağımı dolduracağım türk mutfağının eşsiz güzellikte bir o kadar ağır yemeklerinin hayalini kurarken bizim thedya'dan 1. versus geldi.
-inanılmaz derecede salata yemek istiyorum
yok artık sayın seyirciler. sen bi gün boyunca yemek yeme bitin kanlanmış gibi hareket et ve akşamında canın salata çeksin. sonra niye bu karılar böyle fit?
neyse bu sırada içeri gözlerimi alacak ışıltıda bir adam girdi. bizim thedya'ya doğru yaklaştı yaklaştı ve 'merhaba' diyerekten elini uzattı bana. göktengri aşkına o neydi öyle? ortalama bir türk erkeğinden 10 cm uzun, yapılı, ve göremesek de kaslı. hissettim. bizim thed'in abisiymiş meğersem. dima. dima'm...
öyle bir sohbete giriştik ki gayet türkçe'yi kıvırmışlar, takıldıkları yerde ingilizce bi kaç kelime araya sokarak neşeli bir ortam çeviriyoruz.
bizim bıçkın delikanlılar thedya'yı, derya'yı, ayşe'yi, nineyi falan keserken bu dima öylecene duruyor anam. ne sağına bakıyor ne soluna ne göte bakıyor ne göbeğe. efendi efendi salatasını yiyor. * rusya'daki kız arkadaşını ne kadar özlediğini anlatıyor, vefasını kanıtlıyor.
bizim karısını anasını bacısını postalayan abiler de uuuuu... fıldır fıldır.
sonra şöyle kafamı kaldırıp insanları kestim ve türk olanlar resmen bağırıyor... kızı erkeği fark etmez amına koyayım. benim dibim dima'ya düşerken yan masadaki memo'nun da thedya'ya düşüyor... ve sorun şu ki onlar da mal gibi oturuyor öyle.
yani bize gelmez bu karşılaştırmalar, daha bizden birisi olsun.
