malesef içinde bulunduğumuz, bir hayat boyu toplumca yüzleşmek zorunda kaldığımız acı gerçeklerden biri. daha doğrusu en büyüğü. bu kötü yazgı sadece onları ilgilendirmiyor. bizi de ilgilendiriyor. ne suç işledik de bu cezayı bize layık gördün yüce rabbim.
beni bu tespite iten her şeyi değilde, yani bu çok uzun olur bir seferde tümünü sıralamak acımazlık olacağından sadece en son tanık olduklarımı, yaz tatilimi geçirdiğim alanya-bodrum güzargahında tanık olduğum görsel rezaletleri aktarmakla yetineyim. biliyorsunuz özellikle yaz geldiğinde güney kesimlerimiz artık rusların da anavatanı sayılır. artık sadece antalya-alanya hattında değil, her yerdeler. rus dedin mi de akla önce rus kızı gelir. bilindiği gibi rus toplumu da rus kızı erkil bir toplumdur. onların dediği olur.
aman allahım. o ne şıklıktır öyle. tamam azıcık rüküşler ama yine de onlarda asla göze batmıyor. her biri viktorya sekrets mankeni müberek. üstelik bir gün içinde belki de onlardan daha fazla kıyafet değiştiriyorlar. en cafcaflısından bikiniler mi dersiniz, en janjanlı pareolar mı dersiniz, ipek misali saten gece elbiseleri mi dersiniz. yok, yok. hepsi tiril tiril. makyajları desen öp beni diye bağırıyor. yani hepsi işi biliyor. erkek milletine güzel gözükmek için hiç bir eziyetten kaçmıyor. hepsi zeki, hepsi çalışkan.
bir de türk kızlarına dönüp bakıyorsun. hep penye, hep penye. mübarek üstü başı dökülüyor. sanırsın ha genç kız, ha eyüp sultandaki dilenci karı. yani o derece. saçlarını bile tarama zahmetine katlamadan gelişigüzel ya toplamış ya da kendi haline terketmiş. bu ne tembellik, bu ne miskinlik allahaşkına? güzel gözükmek için rahatından asla taviz vermiyor. surat desen ya asık ya da kafayı abuk sabuk şeylere taktığından düşmüş. sanki bizlerin kendilerine mahkum olmamızın tadını ölesiye çıkarmanın peşindeler. ancak bu böyle gitmez. gitmemeli.
