dışarıda olduğum bir akşamdı. nadiren dışarı çıkıyordum ve istanbul'da bile benim gibi birinin gidebileceği çok yer yoktu. ben de kumbaracı yokuşuna gittim. her zaman gittiğim yere, yine o çatıya çıktım. müzik ve ortam olması gerektiği gibi ve her zaman olduğu gibiydi. oturuyordum genelde müşterilerinin yarısı yabancı uyruklu insanlar olan bu yer, hiç olmadığı gibi ve tam olması gerektiği gibiydi. bugün pek fazla yabancı yoktu. yabancılar çok gülüyor ve çok konuşuyorlardı. onları sevmiyordum.
çalışanları tanıyordum onlar da beni tanırlardı. onlardan biri işimle ilgili bi soru sormak için yanıma geldi. az sonra da asıl sorun sahibi olan arkadaşı. bakılması gereken müşteriler vardı ve personel olan arkadaş kalkmalıydı. konuştuk, anlattım, dinledim. durum iyi değildi.
ona doktor olmadığımı söyledim.
ona herşeyin çok güzel olacağını söyledim.
ona abartılacak bi şey olmadığını söyledim.
ona hoşlanacağı başka şeyler de söyledim.
kimseyi beklemediğim bir yerde, kimsenin beni beklemediği bir yerdeydim. bazen beklenmedik şeyler olur.
romatoid artrit teşhisi konmuş genç bir kadına anlatılamayacak şeyler vardır.
ona hayatı boyunca onlarca yan etkisi olan ilaçlar kullanacağından bahsetmedim, onun yerine terasa çıkalım mı dedim.
ona remicade'den, salozopirin'den, infliximab'dan ve ona yapacaklarından bahsetmedim, onun yerine saçlarının ve gözlerinin renginden bahsettim.
ona ilerde evlense bile kullandığı ilaçlar yüzünden çocuk sahibi olamayacağından bahsetmedim, onun yerine kendimden bahsettim. ne yaptığımı sorduğunda çaba gösteriyorum dedim. senin gibi biriyle tanışıyorum dedim. esmer ve güzel bir gecedeyim dedim.
ona hoşlanacağı başka şeyler de söyledim.
gözleri bir kadının bakması gerektiği gibi bakıyordu.
hani bazen öyle olur. birlikte konuşmadan sohbet edersin.
onunla birlikte sustum.
aşık olabilecek yaşta olsaydım aşık olabilirdim. ona seninle birlikte çocuklarımız olmasın istiyorum diyebilirdim. seninle hastanelere gitmek istiyorum diyebilirdim.
onunla birlikte sustum.
hani bazen öyle olur. bir kaç hayat birden yaşamak istersin. bir kaç kaderi birlikte göğüsleyebilecekmişsin gibi gelir.
hayattan çok şey istememiş bir kadın, uzak ülkelerde fakir bir işçi, mutsuz bir çocuk yakın köylerin birinde; hani hepsi birden olmak istersin.
-bu arada adın ne?
+uygunsuz biri
-a babamın ismi
+ne güzel çabuk unutmazsın
-unutmam.
+...
-...
+...
-ben gideyim artık otobüs kalmayacak
bazen manzaranın içinden ağır ağır ışıkları yanan bir gemi geçer, gözlerinle dalarsın.
bazen saçma sapan susarsın.
+tamam. görüşmek üzere.
ona tedavisi olmadığını söylemedim. onun yerine bi tane daha içtim.