üzülmek; en doğal duygularımızından, sevinme duygumuzu tamamlayan ve bize yaşadığımızı hatırlatan duygudur bana göre. madalyonun öteki yüzüdür yani: hayatın hep toz pembe olmadığını; aslında üzmek ve üzülmek üzerine kurulu olduğunu gösteren duygumuzdur. hayatı bize öğreten duygudur; çünkü şimdi ne kadar üzülürsek ileride o kadar az üzülürüz. hayatı öğrenmek budur aslında.
üzülmek; insanı insan yapan, insanlığını hatırlatan duygudur: somali'de açlıktan ölen çocukları gördük, üzüldük; insanlığımızı hatırladık. koca cinayetine kurban giden kadınlarımızı gördük; üzüldük, insanlığımzı hatırladık. sokak hayvanlarının hunharca öldürüldüklerini gördük, üzüldük; insanlığımızı hatırladık. tüm engeline rağmen okumaya çalışan engelli vatandaşlarımızı gördük, üzüldük; insanlığımızı hatırladık.
en çok da insanın sevdiği insan karşısındaki çaresizliği ve bağlılığını; sevgiyi öğreten duygumuzdur üzülmek. çünkü insan en çok sevdiği insan için üzülür ve en çok sevdiği insan üzer; üzülmeyi öğrenir. insan en çok sevdiği insan karşısında çaresiz kalır ve en çok sevdiğini çaresiz bırakır; çaresizliği öğrenir ve üzülür. insan en çok sevdiğine bağlanır ve yine o bağları kendisi koparır, bağlanmayı öğrenir ve üzülür. ve insan üzülmenin sonucunda elindeki sevinç kırntılarının değerinin farkına varır ve sıkı sıkı onlara sarılır; üzülür ve hayatı öğrenir.