muhteşem komünarların muazzam mücadelesine, program ve hedeflerine atıfla temellendirilmiş, inşa edilmiş sosyolojik siyasal biçim.
marks ve engels özellikle paris komünü tecrübesinden kalkarak, geleceğin düzenini devlet sorunsalına bağlamış, devleti ele geçirmekten öte yıkmayı, parçalamayı öngörmenin zaruretine dikkat çekmiştir. Ele geçirilen aygıtın tarihen yok oluşuna dek geçecek süreyi proletarya diktatörlüğü olarak tarif etmişlerdir.
Gotha ve Erfurt eserinde teorik açılımını bulan bu anlayış, lenin'in devlet adlı eserinde, pratik argumanların da katkısıyla taçlandırılmış, gelecek toplum, toplum gibi olmayacak olan bu toplum komünizm olarak insanlık hafızasına nakş edilmiştir.
komünizmde adam, hemde adam gibi adam vardır, ne yazık ki sınıf yoktur. geçiş süreci diye adlandırılabilecek proletarya diktatörlüğü, ele geçen aygıtı baskılar, yeni ilişkilerde, yeni nesillerde asimile eder, sindirir. her türden üretim araç ve güçlerin komünarlarca mülkiyet vasfından koparılması manasına gelecek bu süreç, dünya kalkışmasıyla bitecektir.
ancak savaş ekonomisi, ağır iç savaş koşulları, yeni ekonomik düzeni mecburlaştırmıştır (nep). stalin ve şürekası tamda bu noktada tek ülkede komünizm sağ düşüncesini egemenleştirerek büyük bir deneyin başarısızlık yollarını döşemiştir.
elbette sadece bu değildir birçok hayati önemde marksçı analizler, kautsky'nin katkıları göz ardı edilmiştir.
ama komünarlar, ada'lılar hala yaşıyor ve dünya hızla büyük tekel olurken, kendini yok edecek koşulları hem yaratıyor ve hızlandırıyor.