tarih hocamız hep derdi, tarihi olayları yaşandıkları tarihe göre değil de günümüze göre yorumlayanlar ahmaktır diye, şimdi bu sözün manasını daha iyi anlıyorum, bu adamlar harbiden ahmak! kızların sırf kız doğdukları için öldürüldüğü bir dönemden bahsedilirken bu kadar saçma söylemlerde bulunmak için insan ya ahmak olur ya aptal olur.
peygamberimizin dul olmayan tek eşidir. peygamberimiz genç yaşta olan (17-18 yaşlarında : hz. aişenin ablası esma hicrette 27 yaşındaydı. hz. aişe ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre onun da hicrette tam 17 yaşında olması gerekir. ayrıca hz. aişe peygamberimizden önce cübeyrle nişanlanmış, daha sonra dini nedenlerle ayrılmışlardı. demek ki evlenecek çağda bir kızdı, nişanlanmış, nişan bozulmuş sonra peygamberimizle evlenmiştir-) hz. aişe ile evlenir.hz ebu bekir'in kızıdır.
1- "hz. muhammed henüz mekke de iken ve bende oynayan bir çocuk iken: "onların vadeleri kıyamettir. kıyamet ne dehşetli ve ne acıdır!" mealindeki (kamer s. 46) ayet inmişti...(buhari 1.cilt telifil kuran bahsi) " bu sure mekke devrinin birinci döneminde(4. yıl) inmiştir. hz.aişe validemiz bu sure ve ayetleri net olarak hatırladığına göre, olayları ayrıntılarıyla hatırlayabilmek ve sokakta oynayan bir çocuk olması için en az beş veya altı yaşında (veya daha büyük) olması gerekir. kamer suresi mekke devrinin dördüncü yılında indiğine göre dördüncü yılda beş-altı yaşında olması gerekmektedir.ayrıca kız kardeşi esma ; kardeşi esma abdullah bin zübeyirin annesidir. esma yüz yaşına kadar yaşamış ve hicretin 73. yılında vefat etmiştir. hz. aişe validemizden on yaş daha büyüktür. hz. ebu bekir (r.a) kızı esma ve oğlu abdullah abdul uzzanın kızı kayleden,hz. aişe ile abdurrahman ise ümm-i rümandan doğmuşlardır. hz. esma yüz yaşında ve hicri 73. yılda öldüğüne göre hicret esnasında 27 yaşında olması gerekir. bundan on yaş küçük olan kardeşi hz. aişe validemizin de 17 yaşında olması gerekir ki bu da aşağı yukarı buhari de hz. aişenin kendi hadisindeki ifadeye uygun düşmektedir.rasûl-i ekrem, hicretin ilk senesi hazreti âişe ile evlendi.hz. aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl beraber yaşamıştır. onun kuran, hadis ve fıkıh ilimlerindeki yerini bütün islam alimleri teslim etmektedir. o devrinin en büyük alimlerini tenkit etmiş, çeşitli konularda fetvalar vermiş, kuranın ve sünnetin doğru anlaşılması konusunda insanlara önderlik etmiştir. sünneti kuranla test etmenin ilk örneklerini vermiştir. bu birikimi henüz çocuk denecek yaşta bir insanın elde etmiş olmasını kabullenmek oldukça zordur.
2- bu konuyu aydınlatan bir başka rivayette şöyledir: hz. aişe validemiz henüz peygamberimizle evlenmeden önce cübeyir bin mutim ile nişanlanmıştı. mutim hz. aişeyi oğluna almakla evine müslümanlığı sokacağını düşünerek bu nikahı feshetmişti. hz. ebu bekir (r.a) islamı ilk kabul edenlerden biri olduğuna göre; bu olayın vukuu, islamın alenen duyurulmasından veya şuyu bulmasından önce olması gerekir. islam alenen açıklanıp müslümanlar kabe yürüyüşü veya safa tepesi toplantısından sonra topluma deşifre olduktan sonra ebu bekir (r.a) ın müslüman olduğu bilinince kızını almaktan vazgeçmiş olması daha doğru görünmektedir. bu olayda yine hz. aişenin peygamberimizle evlenmeden önce evlilik çağına geldiğini ve nişanlandığını göstermektedir. yani değil hz. resulle nişanlanıp bir yıl sonra evlenmesi , daha önce evlenecek çağa gelmişti, nişanlandı , zamanla islam tebliği yayılınca hz. ebu bekir'in müslüman olması bu işi bozdu...daha sonra da hz. resul onunla nişanlanıp bir yıl sonra da evlenmişti...sıcak ülkelerde çocukların erken gelişip, olgunlaştığı düşünülünce - günümüzde bile mısır'da ilkokul birinci sınıfa giden kızlar ergenlik çağına girdiği - yani mısır'daki 8 yaşındaki bir kız , türkiye'deki 12-13 yaşındaki bir kız olgunluğuna gelip ; daha önce olgunlaşıp, daha önce yaşlandığı - düşünülürse 17 -18 yaşındaki bir kızın arabistandaki normal görüntü ve evlilik yaşı haliyle gelmiş bir yaş olduğu rahatlıkla kabul edilmelidir.hz. aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl evli kalmışlardı. peygamberimizin vefatı esnasında ise 27 yaşında idi.
3- mişkât sahibi der ki: hazreti âişenin hemşiresi esma, hicret esnasında 27 yaşında idi. aişeden on yaş büyüktü. hazreti aişe de, esmadan on yaş küçük olduğuna göre, hicrette onyedi yaşındaydı: (asrı scâdet, c: 2, s: 1010.) rasül-i ekremle evlendiği zaman, 18 yaşında bulunuyordu.hazreti âişenin altı yaşında nişanlandığı, dokuz yaşında nikahlandığı hakkındaki rivayetler doğru değildir, tarihî hakikitlere aykırıdır.hz. aişenin ablası esma, ondan yaklaşık 10 yaş büyüktü. hz. aişe evlendiğinde hz. esma'nın yaklaşık 30 yaşında olduğu rivayet ediliyor. buradan hz. aişenin evlendiğinde 18-20 yaşlarında olduğu sonucuna varılmaktadır.
4- hz. peygamberin evliliği, vahyin başlangıcından 10 yıl sonradır. hz. ayşe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. dolayısıyla hz. ayşenin peygamberimizle evlendiği yaşın 17-18 olduğu ortaya çıkar.bu konu, daha detaylı bir şekilde mevlana şibli nin asr-ı saadet kitabında geçer. (ist. 1928. 2/ 997) ayrıca bakınız: (hatemül enbiya hz. muhammed ve hayatı, ali himmet berki, osman keskioğlu, s. 210)
5- bugün hadis kitaplarımızda yer alan ve hz. aişe validemizin mekke yıllarıyla ilgili olarak anlattığı bazı rivayetler, onun yaşını tespit edebilmemize yardımcı olacak niteliktedir. mesela; risâletten kırk yıl önce gerçekleşen ve tarih belirlemede bir ölçü olarak kabul gören fil hadisesinden geriye kalan iki kişiyi mekke'de dilenirken gördüğünü söylemesi; mekke'nin en sıkıntılı günlerinde allah resûlü'nün sabah-akşam kendi evlerine geldiğini ve bu sıkıntılara dayanamayan babası hz. ebû bekir'in de nübüvvetin 5. veya 6. yılında habeşistan'a hicret teşebbüsünde bulunduğunu detaylarıyla birlikte anlatması; ilk defa namazın ikişer rekat farz kılındığını, mukim olanlar için daha sonraları onun dört rekata çıkarıldığını, ancak sefer durumlarında yine iki rekat olarak bırakıldığını ifade etmesi gibi rivayetler onun yaşı konusunda bize ipuçları verecek niteliktedir.(m.emin yildirim / vakit-08 haziran 2008 )
6- risâletin ilk günlerinde müslüman olanların isimleri sıralanırken, ablası esmâ vâlidemizle birlikte âişe vâlidemizin adı da zikredilmektedir. dikkat çekici olan bu zikrin, hz. osmân, zübeyr ibn avvâm, abdurrahmân ibn avf, sad ibn ebî vakkâs, talha ibn ubeydullah, ebû ubeyde ibn cerrâh ve erkam ibn ebil-erkam gibi sâbikûn-u evvelûn tabir edilen en öndekilerin hemen arkasından; abdullah ibn mesûd, cafer ibn ebî tâlib, abdullah ibn cahş, ebû huzeyfe, suhayb ibn sinân, ammâr ibn yâsir ve habbâb ibn erett gibi isimlerden de önce gerçekleşiyor olmasıdır.1 demek ki âişe vâlidemiz, o gün küçük de olsa irade beyanında bulunabilecek bir çağda ve ilk müslümanlar arasında yer alabilecek bir durumdadır. söz konusu bilgilerde ondan bahsedilirken, o gün o küçüktü. şeklinde bir kaydın konulmuş olması, bu manayı ayrıca teyit etmektedir.2
7- ablası esmâ vâlidemizin konumu da bu kanaati güçlendirmektedir; zira onun, on beş yaşında iken müslüman olduğu bilinmektedir.3 bilinen bir gerçek de onun, 595 yılında dünyaya gelmiş olduğudur.4 bütün bunlar, risâletin ilk yılı olan 610 tarihini göstermektedir. demek ki âişe vâlidemiz, yaşı küçük olmasına rağmen 610 yılında müslüman olmuştur. bunun için o gün onun, en azından beş, altı veya yedi yaşlarında olması gerekir ki, on üç yıllık mekke hayatıyla en az yedi aylık 5 medine günleri de bu tarihe ilave edildiğinde onun, allah resûlü ile evlendiği gün risâletten beş yıl önce dünyaya gelmiş olma ihtimalini esas alacak olursak- en azından on sekiz yaşında olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
8- âişe vâlidemizin vefat tarihi konusunda gelen rivayetler de bu kanaati güçlendirmektedir. zira onun vefat ettiği yıl ve o günkü yaşıyla ilgili olarak hicrî 55, 56, 57, 58 veya 59;29 yaşıyla alakalı olarak da altmış beş, altmış altı, altmış yedi veya yetmiş dört 7 gibi farklı tarih ve rakamdan bahsedilmektedir. bu ise, doğum tarihinde olduğu gibi onun vefat tarihiyle ilgili de kesin bir kabulün olmadığını göstermektedir.özellikle 58. yılında ve 74 yaşında iken vefat ettiğini ifade eden rivayette, onun vefat ettiği günün çarşamba olduğu, vefat tarihinin, ramazan ayının on yedinci gecesine denk geldiği, vasiyeti üzerine vitir namazından sonra cennetül-bakîye geceleyin defnedildiği, yine vasiyeti gereği namazını, hz. ebû hüreyrenin kıldırdığı, mezarına da, ablası hz. esmânın iki oğlu abdullah ile urve, kardeşi muhammedin iki oğlu kâsım ve abdullah ile diğer kardeşi abdurrahmanın oğlu abdullah gibi isimlerin indirdiği gibi detayların bulunması,8 diğerlerine nispetle bu bilginin daha güçlü olduğu izlenimi vermektedir. öyleyse bu tarihi esas alarak bir hesaplama yapacak olursak onun, efendimizin irtihalinden sonra kırk sekiz yıl daha yaşadığını (48+10=58+13=71+3=74) görmekteyiz ki bu hesaba göre o, risâletten üç yıl önce dünyaya gelmiş demektir.bu durumda evlendiği gün onun, (7448=269=17+7 ay) on yedi yılını yedi ay geçtiği anlaşılmaktadır.kısaca: hicri 58. yılda, 74 yaşında vefat etti ise, efendimiz'den sonra 48 yıl dul olarak yaşadı ise, allah resulü ile evliliği de 9 yıl sürdü ise; demek ki, aişe validemiz, efendimiz daru'l-beka'ya hicret ettiğinde 26, evlendiğinde ise 1718 yaşlarında idi. (sorularlaislamiyetcom)
dipnotlar:1.bkz.: ibn hişâm, sîre, 1/271; ibn ishâk, sîre, konya, 1981, 124. 2.bkz.: ibn hişâm, sîre, 1/271; ibn ishâk, sîre, 124. 3.nevevî, tehzîbül-esmâ, 2/597; hakim, müstedrek 3/635. 4.nevevî, tehzîbül-esmâ, 2/597; hakim, müstedrek 3/635. 5.âişe vâlidemizin, hicretten yedi ay sonraki şevvâl değil de bedir sonrasına denk gelen ikinci yılın şevvâl ayında evlendiği de ifade edilmektedir. bu durumda onun evlilik yaşı, bir yıl daha gecikmiş demektir. bkz.: nevevî, tehzîbül-esmâ, 2/616. 6.bkz.: buhârî, fezâilül-kurân 6, tefsîru sûre, (54) 6; aynî, bedruddîn ebû muhammed mahmûd ibn ahmed, umdetül-kârî şerhu sahîhil-buhârî, dâru ihyâit-türâsil-arabî, 20/21; askalânî, fethul-bârî, 11/291. 7.bkz.: ibn sad, tabakât, 8/75; nedvî, sîretüs-seyyideti âişe, 202. 8.ibn abdilberr, istîâb, 2/108; doğrul, asr-ı saadet, 2/142 - dr. reşit haylamaz, yeni ümit dergisi
suudi araştırmacı ve tarihçilerden süheyla zeynelabidin ise hz. ayşe`nin peygamberimiz ile evlendiğinde yaşının 19 olduğunu araştırmaları sonucu ulaşmıştır.
burada akla, "madem öyle; bugüne kadar bu mesele niye bu şekilde gündeme gelmedi?" şeklinde bir soru gelmektedir. yakın zamana kadar bu hususta olumsuz hiçbir beyan serdedilmemiş; ne ebû cehil gibi her fırsatı aleyhte değerlendiren muannit bir firavundan ne de abdullah ibn übeyy ibn selûl gibi olmadık yerden fitne ve iftira üreten nifakın adresi olmuş birisinden bu evliliğe herhangi bir itiraz söz konusu olmamış, olamamıştır. çünkü ortada itiraz edilecek herhangi bir durum yoktur.kısaca; hz. resul'ün âişe vâlidemizle evliliklerinde bir anormal durum olsa idi, zeyneb vâlidemizle izdivacında fırtına koparmak isteyenlerle, benî mustalık gazvesi dönüşünde ve hiç olmadık yerde âişe vâlidemize iftira atanların, onlar açısından önem arz eden böyle bir meseleyi dillerine dolamamaları düşünülemezdi. sonuç nasıl olursa olsun sadece başlı başına bu bilgi bile, âişe vâlidemizin evliliği konusunda olumsuz herhangi bir durumun olmadığını ispat için yeterli bir güce sahiptir.