Gözün gözüme, elin elime değmeyeli mevsimler değişti, yeni doğan çocuklar artık yürür oldular, istanbul kaç aşığına ağladı kim bilir?
Seni Özledim! demicem. Özlemenin ötesinde henüz keşfedilmemiş bir kelime mutlaka olmalı, biliyorum ama o söz henüz söylenmedi.
Uzakken bedenlerimiz ben, sensiz kalmadım hiç. Her yaptığım güzel işe seni de karıştırdım, senin için de kokladım bebekleri. Dalından sebzeleri, ağacından meyveleri ikimize topladım. Gökyüzünün mavisine serdim kilimi, oturup sohbet ettik üzerinde, bulutlara kurduğumuz hamakta sallandık sarmaş dolaş. Geceleri uykulara daldığımda başım göğsünde, elin elimdeydi. Günlük hayatın içinde hararetle sana bir şeyler anlatırken buldum kendimi çoğu zaman, gülümsedim, kıvrıldı dudağımın kenarı, dudaklarımla dudaklarına dokundum.
Uzakken bedenlerimiz, benim içim acıdı sensiz, başı hiç okşanmış çocuklar gibi yetim kaldı yüreğim. Havada uçuşup duran kelimelerden bir cümle kuramamanın beceriksizliği, kırdı kalemimi yine. Yetmedi, yetmez ama Türkçem çaresiz. BEN ÖZLEDiM SENi, ÇOK ÖZLEDiM.