güneş çıkmıştı..mart ayının son günleri olmalıydı. insanların aylardır çılgın bir hasretle bekledikleri güneş en sonunda kendini göstermişti. ve hafiften bir yağmur başlamıştı...güneş ve yağmuru gören soğuk devrinin bittiğini anlamıştı...onun bile içinde bir şeyler eriyordu artık. evet üzgün bir soğuk vardı dışarıda...gözlerini kaldırım taşlarından ayırmadan kendini zamanın anlamsızlığına bırakmış insancıklar başlarını göğe kaldırmaya başlamışlardı...yağmur damlaları yüzlerine vuruyordu insanların, tenlerinde hafif bir ıslaklık gözbebeklerinde yağmur suyunun tadı vardı...ve hepsi yağmur damlacıklarının etkisiyle istemsiz olarak göz kırpmaya başladılar, hepsinin başı göğe bakıyordu...hepsi göz kırparak güneşi selamlıyordu...merhaba güneş..
kız burnunu cama yaslamıştı...nefesinin camda bıraktığı buğuda kendi siluetini görebiliyordu...vucudu içerdeydi ama ruhu aşağıda güneşi selamlayan insanların yanındaydı...yağmurun kokusunu duymak için camı açtı...yağmurdan önce, soğuğun ve geride kalan kış aylarının ümitsiz mâtemi doldu içeriye...kız serçe parmağını camdan dışarı uzattı ve hemen bir yağmur damlası kızın serçe parmağına bir selam konduruverdi...insanlar hâla gözlerini kırparak gökyüzüne bakıyorlardı...sanki hepsi küçük kıza gel der gibiydi...kız karşı konulamaz bir istek duygu onların yanında olabilmek için...ayağa kalkmak için davrandı fakat başaramadı...ikinci denemesinde yine hüsran vardı...ve bir kere daha dedi...insanüstü bir zorlamayla ayağa kalkar gibi oldu ama ansızın dengesini yitirip tekerlekli sandalyeden yere yuvarlandı...
yağmur yağmaya devam ediyordu...hafif açık pencereden yerde yatan kızın tenine ufak damlacıklar isabet ediyordu...kız uzun süredir kıpırdamadan yerde yatıyordu, kalkmayı düşünmüyordu bile...gözlerine düşen bir kaç ışık parçası gözyaşlarıyla ıslanmış gözlerini daha da güzelleştirmişti...istediğim kadar ağlayabilirim diye düşünüyordu kız...yağmur bitene kadar gözyaşları da bitmedi...evet ağlamaktı onun özgürlüğü...