geçenlerde bir Alman gurbetçisi tanıdığım işvereninin namaz kılmak için kendilerine yer gösterdiğini anlattı. aynısı burda kendi ülkesinde olsa "irtica hortladı!" nidaları yükselecekti. o zaman ben de halkın "laiklik dinsizliktir" algısını anlamaya başladım. insanın değerlerini yargılamadan, eleştirmeden, olduğu gibi kabullenip saygı göstermek gerektiğine inanırım ben. türbanla ilgili başlıkların altında "elbette isteyen baş örtüsünü takıp girebilir üniversitelere, özgürlükse özgürlük; ama ben bu baş örtüsünün kadınları ikinci sınıf insan, kısıtlanmış, sınırlandırılmış kadın haline sokmasını kabullenemiyorum." mealinde entiriler var. o zaman soruyorum kendime; hani yargılamadan kabullenicektik insanların değerlerini? o kız kendini ikinci sınıf insan hissetseydi, üniversiteye gitmek ister miydi? aslında üniversiteye almayarak ona ikinci sınıf insan muamelesi yapan sen değil misin?
bu sefer bir müslüman kesim "allah allah"diyerek kılıç süngü çıkıyor cihata. ramazanda yemek yeyip, sigara alkol içti diye insanlar tartaklanıp sıkıştırılıyor. bir çeşit savunma mekanizması gibi bir şey bu.
kendini laik olarak tanımlayan bir kesim insan, inançlıları yobaz olarak görüyor. bir kesim inanan da laiklere dinsiz damgasını yapıştırıyor. hepimiz birbirimizin değerlerini yargılıyoruz. hatta bazen iş hakarete varıyor. bunun bir yere varmadığını göremiyormuyuz hala?