Sadece döneminin dil özelliklerini yansıtmak değil her bakımdan Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri, belki de birincisidir. Fakat eserin değerini idrak edebilmek için önce bir zahmet eseri okumak, fakat tedristen bağımsız, not korkusundan azade, anlayarak, hazmederek, mukayese ederek okumak gerekir.
Derste hikayeler muhtemelen Osmanlıca nüshadan okunmaktadır. Zaten eski harfleri bir yıl önce sökmüş olan zihin bir yandan sözcükleri okumaya diğer yandan da metni anlamaya çalıştığı için zihin bölünmekte ve bünye zorlanmaktadır. Zorlanan ve zaten zevk almadığı bir işi yapan bünyeden de eserin gerçek değerini idrak etmesi beklenemez.
Dede Korkut Hikayeleri çok övülür, çok pohpohlanır, çünkü hikayelerde kullanılan üslup, yapılan benzetmeler, söz oyunları, aliterasyon gibi kimi teknikler; satır aralarında Türklerin günlük yaşamıyla ilgili verilen birçok bilgi, Türkün dünyaya bakışı, dünyayı algılayış biçimi, Türkler de aile yapısı ve Türk toplumunda kadının yeri, Türklerin doğayla, hayvanlarla ve bitkilerle kurduğu ilişki, yaşam biçimi vs. özellikleri içerir. Dede Korkut Hikayeleri bu yüzden önemlidir, bu nedenle değerlidir. Hülasa "Derste okutulsun da Filoloji öğrencileri Eski Anadolu Türkçesinin dil özelliklerini öğrensinler" diye değil gerçekten bir şaheser olduğu için değerlidir.
Sözün bundan sonrasını Ünlü Türkolog Prof. Muharrem Ergin'e bırakalım; bakalım Dede Korkut'la ilgili neler söylemmiş hoca:
önsöz'den
"Türk edebiyatı tarihinin en büyük âlimi Prof. fuat köprülü'nün derslerinde söylediği bir söz vardır: Bütün türk edebiyatını terazinin bir gözüne, dede Korkut'u öbür gözüne koysanız, yine dede korkut ağır basar.
Dede korkut kitabının değerini ifade etmek için bundan daha güzel bir söz bulmak mümkün değildir. gerçekten dede korkut kitabı türk edebiyatının en büyük âbidelerinin, türk dilinin en güzel eserlerinin başında gelir."
(Prof. Dr. Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı, boğaziçi yayınları)