çoğunluğu gariban, eğitimsiz, fakir insanların oluşturduğu şehit ailelerin oğullarının ölümü üzerine en safiyane duygularla "vatan sağolsun" demesidir. bu toplumun en alt tabakasıdır onlar. oğulları fakir ailesinin yüzünü güldürmek ve işsiz kalmamak için girdiği uzman erbaş sınavında başarılı olmuş karnını doyuracak kadar bir maddi gelire kavuşmuştur.
derken bir gün oğullarının bir terör saldırısına kurban gittiğini öğrendiklerinde, tek bir şey söyleyebilirler "vatan sağolsun"
çünkü bu insanlar hayatları boyunca bu ülkenin saygın bir vatandaşı olarak hissetmediler kendilerini. kıyıda köşede kıytırık hayatlar yaşadılar. onlara şehitlerin cennete gideceği, askerlerin bu ülkenin onuru için, vatan için, millet için şehit düştüğü öğretildi. ilk kez hayatlarında bu ülkenin gurur duyulacak insanları oldukları hissetirilmeye çalışıldı. onlarda bu sahte onuru geri çevirmediler.
çünkü teselliye ihtiyaçları var.
bu insanlar sorgusuz sualsiz yaşadıkları yaşamın ve saçma sapan değerlerinin kurbanları. modern düzenin köleleri hepsi. okutamadıkları torpilsiz gariban oğullarının güney doğuda askerlik yapması sonucu yaşıyorlar bu acıyı. hiç bir şey tesadüf değil. şehit ailelerin profili ortada.
vatan sağ olmuyor, şehitlik diye bir şey yok, cennet bir efsane.
"benim oğlum öldü; hem de bir hiç uğruna. zenginler daha iyi bir hayat sürsün diye gariban oğlumuzu bu ülkeye şehit verdik. zaten cennet diye bir yer yok. oğlumun bedeni toprak olacak. sonsuza kadar da yok olacak"
bunu mu deseydi? acısı daha da katlanılmaz olmaz mıydı o vakit?
işte tam da bunu söyleyen bir toplum istiyoruz. devleti bir bok sanan, vatan için öldüğünü sanan, sahte değerler yaratan, kaderci, herşeyi allah'a bırakan bireyler değil; hesap soran, isyan eden, itiraz eden, kabul etmeyen, adalet isteyen insanlar istiyoruz.