Bu dünyada iki samimi arkadaş varmış. Bunların dünya görüşleri birbirlerine tersmiş. Biri, namazında niyazında, dünya malında gözü olmadan, içki içmeden, karı kızla yatmadan camiden çıkmaz, öteki ise onun yapmadığı her şeyi yapar yaptıklarını yapmazmış. Dierken sefahat düşkünü erkenden ölmüş. Aradan yıllar geçtikten sonra sofu olan da ölmüş. sofu dogrudan cennete gitmiş. ağaçlar altında yatıyor yiyor içiyormuş. aklına arkadaşı gelmiş. meleklere sormuş cehennemde oldugunu isterse ziyaret edebileceğini söylemişler bu da kalkmıs arkadaşını ziyarete gitmiş. Birdene görsün arkadaşının elinde nadide fransız şarabı, koynunda cennette bile bulunmayack derecede güzel bir kadın. sofu hayretle "bu nasıl iş? sen dünyada da sefa sürdün burda da sürüyon. nerede allah'ın adaleti?" diye sormuş. arkadaşı derin bir ah cekerek "bu benim için büyük işkence" diye yanıtlamis. sofu yeniden "bu nasıl işkence?" diye sormus. "sorma.." demiş arkadaşı "bu şişeyi görüyor musun? bunun dibi delik"; "ya o güzel kadın?" diye atılmış sofu. cehennemdeki arkadaşı iç çekerek "ah, ahhh, onun da dibinde delik yok" demiş.