michael shermer, "iyiliğin ve kötülüğün bilimi" adlı, ahlak felsefesi konulu kitabında "kötülük" konusunu tahlil ederken hitler örneği üzerinden yola çıkmış ve gayet yerinde olduğunu düşündüğüm tespitler yapmış.
öncelikle genel bir bakış açısına "hitler'in psikopat olduğunu iddia edenlere" diyor ki: "hitler'e bunu söylüyorsunuz ama eğer hitler, "delilik nedeniyle suçsuz" savunmasını yapsaydı, hepiniz karşı çıkardınız. bu birincisi.
ikincisi;
--spoiler--
hitlere'e kötü demenin bizi onun yaptıklarının nedenlerini anlamaya hiç de yaklaştırmadığını söyleyeceğim. yaptıkları tüm tarih boyunca bir insanın başka bir insana yaptığı her şeyden daha kötü olabilir, ama yine de insani olasılıklar içerisindedir.
--spoiler--
yukarıda yaptığım alıntıda altını çizmemiz gereken cümle:"insani olasılıklar içerisindedir" cümlesidir. evet, gayet doğru bir tespit bu. insanlık dışı bir eylemin, bir insan tarıfından yapılmış olması, işin en korkunç yanıdır. bu, insanda zamana ve koşullara bağlı olarak, ortaya çıkabilen ve davranış repertuarımızda yer alan kötülük potansiyeli olduğunun kanıtıdır.
üçüncüsü;
--spoiler--
yahudi soykırımı tarihçisi richard breitman şöyle der: "iyilik ve kötülük dediğimiz şeyleri hepimiz içimizde barındırıyoruz. hitler'in asıl dehşet verici yanı, alışılmadık ve benzersiz olması değil, pek çok açıdan hayli sıradan kişiliği ve hayatını bir tavuk yetiştiricisi, insanlar hakkında belki eski moda fikirlere sahip iyi bir komşu olarak da geçirebilecek olmasıydı."
--spoiler--
evet, bende böyle düşünüyorum, şartlara bağlı olarak belki de her birimiz nazi olabilrdik. aksini kim iddia edebilir ki?"
bir de söylemeden geçemeyeceğim, eğitimli bir insanın kitlesel katliamla sonuçlanan bir davranışı gerçekleştirmiş olması, bizi ahlaki davranışın kökenleri konusunda tekradan düşünmeye itmeli. şunu sormalıyız:" başka bir insanın acı çekmesine yol açmanın veya bu acıya tanıklık etmenin, üzerimizde yaratması gereken tiksintiye hangi çevre şartları baskın gelebilir?"