"hadi, ulan yürü be" falan oluyor insan fakat özellikle sifil in karşısındaki çaresizliği ve sifil den edinilen istifadeyle. islam ı sosyalizmin içine sokmak gibi belki iyi niyetli ama çok yanlış bir düşünce içine kapıldığını gördük. bildiğimiz gibi islam tamamen eşit olmayı savunmaz aslında. olmayın demez fakat zengine sen neden zenginsin diğeri fakir demez. ikisi de imtihandan geçiyorlar.
"bazan bir şeyi kerih görürsünüz. halbuki o şey sizin için bir hayırdır. ve bazan da bir şeyi seversiniz, halbuki o şey sizin için bir şerdir. ve allah teâlâ bilir, sizler ise bilmezsiniz." bakara-216.
bu açıdan da bakmak gerekir. abdülkadir geylani afiyet e de bela ya da kapılmamak gerektiğini, ikisinin de imtihan olduğunu söyler ve muhakkak ecirleri de farklı olacaktır.
eliaçık ın düşünce yapısı sosyal adalet, eşitlik, insanca yaşama adına değerli görüşler olabilir fakat ayetleri çarpıtarak ve bunları islam ın bir emri, hz. peygamber in bir sünneti gibi göstererek ifade etmesi sakıncalıdır. zekatın yetmeyip, eldeki fazla malın infak edilmesinin farz olduğunu söylemek sağlıksız bir yaklaşımdır.
eliaçık ın tasvip ettiğim bazı yönleri yok değil. kandil tartışması üzerinden savunduğu düşünceler gerçekten önemli. bir diğeri de "otel önü iftarları" yalnız dün sırrı süreyya önder de katılmış, bu noktada da gözümden düştü. diyalogcu oldular vesselam.