arkadaşımla, okuldan önceden arkadaşım olan, o günlerde aynı şehirde okuduğumuzu öğrendiğim bir arkadaşım için kaçarız. maksat kaçmak, diğer okula onu ziyarete gitmek bahane tabi...öğle arası gideriz (kaçmak diyorum çünkü öğleden sonra da gelmiycez) olduğu okula gideriz. en baştan ''yabancıları okula almamak'' bahanesiyle bizi okula almamaya çalışır öğrenciler, biz inatla gireriz, bakıyoruz ki sınıfta yok. bizi aşağı indirirler, ''dediğiniz kişi öğleden sonra gelir, kapıda bekleyin (okul dışında) derler.
biz arkadaşla okulun dışında beklemeye başlarız. bi yandan da muhabbet ederiz.
a:arkadaşım
b:ben
a:eheh şimdi nihat hoca -okulun en disiplinli türkçe hocası- geliyomuş düşünsenee
b:of saçmalama cer.....ana nihat hoca!
hababam sınıfı senaryosu gibi oldu ama ciddi ciddi okulun karşısındaki cafeye annesiyle giren nihat hocayı gördük. şoku anlatınca okuldan kaçtığımızı -ilk dersin başlamasına 5 dk kalmıştı -arkadaşta hala gelmemişti bu arada- görmesin diye bi deparla ağacın arkasına saklandık.
b:lan gördün dimi
a:vallahi görmedim
b:yalan söyleme len
a:kızım bende şok oldum. cidden görmedim. nasıl denk düştü yaa.
arkadaş yalan söylemeyen biriydi. ve cidden görmemişti. biz o günü hatırlar hatırlar güleriz. yok çünkü böyle bi denk düşme.
---
fen dersindeyiz. yine 7. sınıf. bi kız arkadaş kalkıp ''hocam kuyruk sokumu nerdeee?'' diyor, sıra arkadaşım da sadece benim duyabileceğim bi ses tonuyla ''götünün tam ortasında'' deyince dersin sonuna kadar bir gülme alıyoruz ki, sesimiz çıkmasın diye bi yerleri yumruklayacaz artık. allah'tan yakalanmadan bitirmiştik dersi.
---
okulun müdür yardımcısı hanfendi sinirli bi insan. bilirsiniz öyle despot müdür yardımcılarını...bu zil çaldığı zaman öğrencilerin ayağa kalkmasını bekliyoruz ayakta. bi kaç kişi kalkmaya tenezzül etmiyor. hoca imalı ve kızgın bi şekilde;
-ben gidiyorum
sıra arkadaşım: hoşçakalın hocam! (oturarak)
o saniyede hepimiz buz kesiliyoruz, nolucak acaba diye.
-sizede hoşçakalın!
diyip gidiyor. tenefüse çıkınca hepimiz dumur olup kalıyoruz.
---
derste türkçecimizin telefonunun çalması, telefonun ekranında yakın çekimde kendisini çekmiş türkçeciyle karşılaşmamız... adam 50 yaşında, bi de komik çıkmış, görenler dumur-gülme krizi...
---
piçin tekinin arkadaşımın koluna uçlu kalem saplaması, ucun içinde kalması, kanamadan hastaneye götürülmesi, o sırada sınıf hocamıza söylememiz ''hadi yaa'' diye tepki vermesi, müdür yardımcısına şikayet edince hiç bir şey yapmaya tenezzül etmemesi.
---
matematik hocamızın leş gibi sigara kokması, yanına yaklaşılmaması.
---