grella
oraya yaldızlı renkler bıraktım parlasın diye saçların. gözlerin bu yüzden bambaşka bakıyor. ellerin, senden kopuk bir avarelikle okşuyor fısıltıları. beni duyuyorsun istemeden. kokluyorsun yosunlarını kavga çağının. o mercani suya birakma donuk maviliklerin derin bakışlarındasın şekiller bozuk. bulanık sular başka sahilleri dövdüğünde yokluğumdan, varlığıma iman edeceksin. onlar hep savaşırlar, aldırma. özel günleri olmuyor başka türlü. herşeyin dışına taş ! ziyan olmayız. bunlar solar gözlükler kaçınmak değil, hissetmek için. sonsuz boyutlu hayatı seyret beynince. sonra, dokuz adım daha... gözlerin açılacak. o günden çok daha önce, meryem ana gülümseyecek mumlarına. isa mesih niye kayıp ? düşündün mü ? bildik karanlıklara beklenmedik yanıtlar. kapılar... kilitler / anahtar... cevherlerine inanmanın son kertesinde gemiler kaydırıyoruz su üstünde. gerisi meçhul. soytarılar kapatırlar vanaları oracıkta kalıverirsin. pembe boyalı taş evimiz silik beyaza dönüşür. vida söken, tahta kıran adamlar doluşur. aynaların ardından, buharlaşıp gideriz. küçük bir kızı yakalayıp tırnaklarından -bilmediği bir dans gecesi- çanlar çalar, grella oturur kanalizasyon kapağına kainat döner ihtişamla genişleyerek. sen, seni beklediğini tanrının, bilmezsin. ellerin, senden kopuk bir avarelikle okşar fısıltıları. sonra, herşey, sen, ben... baştan çıkarmadır süt vücutları. kilitlenir yanlışlar mavi gözlü bir kapının eşiğinde. sigarandan ağır bir duman çekip danset, usul. ötekiler dediğin birileri varsa hala, onlar yoktu. denize baktığında camdan, herşey tamam ! seni seviyorum. kuğular iner göle... ziyaretçilere gülümsersin. anlamını paketlerler ekranlara menevişlerini derin donduruculara koyarlar. deli dumrul sevişmemizin sürtünme salisesinden.
ilhan irem siyah kuğunun şarkısı s.77