gelecekten anılar
kanat sesleri ve sessizliğin kanatları bir gün çatlaklardaki ışık sızıntılarından yeni bir yol çizilecek şüphesiz... ama bugün için, toplumun yıllardır çağdaş düşünmenin uzağında, dini ürkekliğinin geldiği noktada, yasamasız, karanlık hayat duvara çarptı. duvarlar sizi anlar... ama, bu çarpılmış, yamulmuş hayatlar, evrensel boyutlardaki soluğunuzu kavrayamaz. kavgalarınız da, hoşgörülü, bilge suskunluklarınız da bir işe yaramayacaktır. başka uzaylara ait olmaktan çok daha öte bir algılayış sorunu... çoğu kendilerince iyi niyetli çabalar içinde... düşüncelerinizin ulaşabildiği sonsuz açılımların çok eski kapanışlarında, yeniden bir hayat, ülke, ikbal keşfediyorlar. üstelik, çağdaşlığın pusulasını tarihe ve geleceğe kazımış güzellikleri reddederek, ezik ve yetinmiş kalabalıkların kahramanı oluyorlar. bilime, aydınlığa, güzelliğe dair bütün seslenişleri (yaşamın olağanüstü renklerinden, mucizevi akışından, zevklerinden korkulu, ötelerden bihaber öteki dünya ufuklarınca) sunmak istedikleri hizmetleri, hayatı engelleyen, muhalefet eden marjinallerin politik çabaları olarak göreceklerdir. değil mi ki, tanrıyla ilintisi olmayan duyarsız, kaba, din komisyonculuğu günlerinin hatıra defteri açıldı... ve değil mi ki, iktidara tapan birileri, bu nahos gündemi yalayıp parlattılar... kozalar çatlayıp, utanç günlerini yumruklayana kadar, daha neler neler olacak! gün ölmüştür !.. rock üçleme ile... katastrof ile... koridor ile... seni seviyorum ile... dua , babil kulesi , yeraltından fısıltılar siyah eldiven ile... ilk günden bu yana söylediğim ne varsa... sadece şarkı değil onlar... gelecekten anılar... zamansız mekansız kainat hissedişleri. yazdıklarım, yazacaklarım... ve hissedebilenlerin ötesinde, bakir ve temiz kalan pek bir şey yok.
ilhan irem (eylül 2004)