vakti zamanında bir türk subayının, bir din görevlisi olan dedeme yaptığı tehdittir.
bugün anlatılan bu hikayeyi duyduğumda gözlerim doldu. hayatı bu şekilde zorluklarla geçmiş olan dedemin minik bir hikayesi, az kulak verin dostlar...
ismet paşa dönemi.o zamanlar dedem imam olmak için ilk adımlarını atmadan evvel, bazı hocaların ve din büyüklerinin yanında eğitim almaya devam ediyormuş. bulundukları mekanda şapka devrimi ile ilgili bir konu okuyup, bazı büyük alimlerin bu konu hakkındanki yorumlarını birbirleri ile paylaşıp tartışıyorlarmış. kimseye zararı olmayan bu grubun evi askerler tarafından basılıyor ve tartışma başlıyor.
asker kapıya dayandığı zaman kapıyı tekmelerle, yumruklarla çalmışlar. sanki gavurun evine giriyorlar. dedem sakin bir şekilde kapıyı açmış ve bu askerleri içeri buyur etmiş. asker burada bize karşı, devlete karşı, devlet yeniliklerine karşı konuşuluyormuş sizin ne haddinize? der gibi bir cümle kurmuş. yenilikler bizim için, tartışmakta elbet bize düşer cevabını vermiş oradan birisi. arkasından başlamışlar kitapları karıştırmaya, ardından kitapları tek tek yakmaya ve tüm kitaplar yanarken; bir subayı Kuran- ı Kerim' i ateşe atarken gören dedem " yapma sen de bu ülkenin evladısın, sen de bir allah' ın kulusun" dediği zaman subayın verdiği cevap " sus yersin kafana dipçiği" olmuş.
işte insan olan bunları duyunca üzülüyor, vatan kimlere emanet diyor, verilen yetkiler nasıl, ne amaçla, kimin için kullanılıyor düşünmeden edemiyor. gerçekten bir dini kitabı o dine inanmasan da, inanların saygı gösterdiği bir kitabı ateşe atabilecek kadar canileşen bu insanları allah ıslah etsin...