karşı çıkanların genellikle "bakamayacağınız sayıda çocuğu yapmayın kardeşim" diyerek kendilerini savundukları durum. çocuğu yapmak; ona bakmak, onu büyütmek, beslemek, adam etmek gibi ağza kolay gelen fakat çok masraflı işlerin sorumluluğunu almayı kabul etmek demek.
maddi olarak güçsüz bir çiftin çocuklarının bazı iyileştirici etkilerden "mahrum" kalacağı korkusu da bugün türkiye'deki sadece tinerci dehşeti göze alındığında gerçekçi boyutlarda. kimse sıcak yuvasını, tok karnını, iyi eğitim şansını bir kenara atıp sokaklara çıkmıyor, uyuşturucu satmıyor, çeteleşmiyor.
velhasılı, sorumluluk çocuğun sahibine aittir. yani "ailesine". bir insanın, yeni doğmuş bir varlığın ailesinin malı olarak görülmemesi, toplum tarafından benimsenmesi güzel bir rüya şu an için. dolayısıyla, eğer bir aile çocuk yapacaksa, onun bakımını da göze almalı.
parasal durumu çok çok iyi olan ve her bir evladın en az sağlık ve eğitim giderlerini karşılayacak bir birikime sahip bir ailenin çoğalmasından ve kalabalıklaşmasından daha doğal bir şey yok. fakat asgari ücretle geçimini gidermeye çalışan ve toplumun "alt tabaka" olarak tabir edilen kısmının 4 - 5 - 6 tane çocuk yapıp, her şeyi vergi ödeyenlerden, yani devletten beklemelerine de anlam veremiyorum.
yasak diye bir şey yok, hiçbir zaman da olmamalı. fakat düzen kimine 800ytl brüt, kimine ise 7000ytl net maaş veriyorsa, besinsiz kalan fareler misali, kapitallerle döllenen bir ekonominin ufak çarkları olan bireyleşememiş ve kimsesiz insancıkların kendilerini ve çocuklarının geleceğini daha iyi düşünmeleri gerektiği de aşikar.
laf aramızda, prezervatif sektörü de çok gelişmedi henüz. sevmesem de, deli değilim.