--spoiler--
"şehre bakıyorduk denizden. sisler içindeydi istanbul... sisler içinde deniz... sisler içinde teknemiz. Sultanahmet'in minareleriydi görünen, Ayasofya'nın kubbesi, Topkapı Sarayı'nın kuleleri. hiç yağmalanmamış,yıkılmamış,kirletilmemiş gibiydi şehir. bembeyaz bir sisle örtmüştü doğa, ne varsa görüntüyü çirkinleştiren. güneş doğmadan bir anlığına beliren bir hayal gibi... büyülü bir bulut gibi... bir masal imgesi gibi... yeni kurulmuş bir kent gibi... taze bir başlangıç gibi... genç, umutlu, güzel...
istanbul'a bakıyorduk denizden. ölülerimizin yüzlerine bakıyorduk... onların gözlerindeki kendi kendilerimize. çaresizliğimize bakıyorduk, avuçlarımızda büyüyen zavallılığa, filizlenen korkaklığa... elimizden alınan hayata bakıyorduk... güneşli günlerimize, umut dolu sabahlara, eğlenceli bahar akşamlarına... sönen anılarımıza bakıyorduk, ölen hayallerimize, yıkılan düşlerimize... sönen anılarımızı, ölen hayallerimizi, yıkılan düşlerimizi yükleyip yorgun bir şilep gibi bizden uzaklaşan şehrimize... şehrimizle birlikte yitirdiğimiz kendimize bakıyorduk..."
--spoiler--