tüm pencerelerimi kırdı az önce çocuklar. soğuk var, yağmur yalıyor döşemelerimi. soğuk var, yağmur akıyor merdiven boşluklarıma... yağmur, doldurmuyor kimsesizliğimi. Meyvesiz, kara yapraklı canavarlar sanki ağaçlar... Kökleri terk ediyor beni, bir yamacın tutunması imkansız kayalıklarına. Dalgalar beni çağırıyor, rüzgarın dilime düşmüş bir orospu gibi adım, çarparken güvenli evlerin güvensiz duvarlarına.
Üşüyorum tanrım, yarattığın yalnızlığımda. Yalandan da olsa gülse maskeli yüzler ve düşse maskeler.. utandırmam onları kapatırken gözlerimi. Utandırmam, utandırmadım da yalnızlığıma saklanırken.
neden gittiler, nedenlerini bırakıp bana?
neden gittiler, anıları çürütemezken zaman?
neden gittiler, gitmeseydiler...
Gittiler, gitmeleri gerekti, biri fısıldadı kulaklarına.
mutluluk dedi, "buradan çok uzakta"
aşk dedi, "kim ister dikenlerim arasından geçmeyi"
sevgi dedi, "çırılçıplakken çok itici"
gurur dedi, "asla terk etmez burayı"
vicdan dedi, "gereksiz bir dil sürçmesi"
sadakat dedi, "kimin kalbi değerli ki?"
nefret dedi, ve getiremedi devamını.
Kendimi kandırıyorum şimdi, isyanımı duyan yok kuru dallar, çatlak tuğlalar ve kırık camlardan başka.
Kuşlar bile susuyor, üzerimden geçerken bir bulut, arasına girip kayboluyorlar.
Geceleri köpekler uyuyor kapımın önünde, gün doğmadan gidiyorlar.