kaportacı ve oduncunun yan tarafındadır.
laikçi hergün dükkanını erkenden açar.
çünki cebi para dolu değildir.
yeşilleri yoktur.
kendisi alın teri dökerek kazanmak zorundadır.
dükkanı tertemizdir.
asla mahallesinde salyangoz satmaz.
fikride zikride birdir.
çıkarına göre dükkanını boyamaz.
dün siyahken bugün yeşil yapmaz.
azda kazansa, çokta kaybetse mücadeleye devam eder.
bilirki kendisine başkasından fayda yoktur.
zaten başkasıda yoktur.
kimsenin inancını, namazını, orucunu sorgulamaz.
ayırmıştır çoktan bu tarafla o tarafın yolunu.
farkındadır yaradanın ateiste bile rızk verdiğinin.
ve bilirki kendisi hesap merci değildir.
arada taşlansada dükkanı yılmaz yıkılmaz.
üstelik taşlayanlar içinde duasını eder.
herşeye rağmen üzülür.
cumaları kapar dükkanını gider camisine.
şaşırır insanlar. inanamazlar ona.
derlerki "laikçi sen namaz kılmayı bilirmisin?"
derki "ben laikçiyim lakin dinsiz değilim"
"bende kılarım namazımı, tutarım orucumu"
"bende ümmet-i muhammed, im"
"bende en az senin kadar kötüden ve kötülükten uzak dururum"
demişlerki laikçiye "alkol, açık kızlar"
gülümsemiş ön yargıya.
"alkolü içiyorum ama beni kınasın aranızdan günah işlemeyen"
"üstelik günahımın hesabını siz sormayacaksınız"
"ha adam olmayan varsa ne renkten olursa olsun"
"kınarız beraber yeterki adam olsun"
"kızlar açık diye duyma rahatsızlık", karşılıklı hoşgörü paylaşalım"
"yaşam şekillerimiz üzmesin bizi. aynı ülkenin evlatlarıyız."
evet efendim. laikçi günlerini laiklik satarak kaportacı ve oduncu komşusu ile geçirir.