canımı acıtan bir şeyler vardı yeni sende küçükken elime batırdığım tığ gibi. Orada durduğunda acıtıyordu ama çıkarmaya çalıştığımda daha çok acıyacaktı, biliyordum.
Güdümlü bir füzeymişcesine beklediğim sona yaklaştığını düşünmem paranoyak oluşumdan mıdır bilinmez ama onun gibi olmandan çok korkuyorum. Açık konuşmamı isterdin duyuyor olsan. Onun gibi içi boşaltılmış laflar, anlamsızlaşmış ve heyecanını yitirmiş arzular, yıpranırken yalnızlaşmış bir bedenden ibaret olmanı kaldıramam işte.
Neden bu kadar dert ettiğimi merak edip soramadın belki de. Henüz nereye koyacağıma karar veremediğimden aman bir zarar gelir korkusuyla sürekli elimde taşıdığım en değerli armağanımdın sen. Senden sonrakiler bir bir yerleştiler raflara.
Bir süreliğine bırakıp bir köşeye almak için geri döndüğümde eksilen parçalarını görmek hoşuma gitmedi, eklendiğini söylediklerini göremedim bile.
Çocuk aklı işte; koydum şimdi yine bir köşeye, belki yeniden değişir diye.