facebook denen sosyal paylaşım sitesi olmasaydı, eminim ki şu an hayatımız bambaşka bir durumda olurdu. zira facebook, yalnızca "paylaşım sitesi" olarak geçiyor olsa da, hayatımızın her anına işlenmiş durumda.
öyle bir duruma geldik ki; çekilen fotoğraflar artık hatıra amaçlı değil de, sırf facebook'ta paylaşma amaçlı çekilir oldu. tek derdimiz; "aman du bakalım kimler beğenecek", "aman dur şurada fotoğraf çekip facebook'a koyayım da kıskansın" haline geldi.
hoşlandığımız kişinin, bizden hoşlanıp hoşlanmadığını facebook'tan ölçer olduk. çılgınlar gibi profilini takip ettik, paylaştıklarından anlam çıkarmaya çalıştık. canımız gibi sevdiğimiz insandan ayrıldık, iletimize küfürler yazdık. barıştık, onları sanki biz yazmamışçasına yalan dolan sevgi sözcükleri sıraladık.
yeri geldi, 'xxx ilişkisi var olan durumunu ilişkisi yok olarak değiştirdi'. 3 gün geçti başka biriyle ilişki içersinde olduğunu gördük. xxx'in yeni ilişki durumunu da 25 kişi beğendi. xxx, facebook'tan tanışmıştı üstelik yeni kız arkadaşıyla, sadece bir kez buluşmuşlardı belki de.
ilişkilerimiz bile çirkinleşti. ucuz hale geldi. herkesin içinde yaşar olduk.
telefonlarımıza bile girmeyi başardı. en eski telefona bile 0.facebook gibi bir uygulama koydular. bedava girmemizi sağladılar. otobüste, trende, tramvayda canımız sıkılınca açıp iki satır kitap okumak yerine facebook'a girer olduk.
eskiden arkadaşlarımızla küsmelerimiz bile asil olurdu. hatırlayın. konuşmadık mı konuşmazdık. biterdi. şu anda ise, o kadar cesaretsiz hale geldik ki, ilk önce facebook statümüze uzun uzun cümleler yazarak laflar soktuk, daha sonra facebook'tan silerek küstüğümüzü belli ettik.
hayır, bunların hiçbirini abarttığımı düşünmüyorum. "ben bunların hiçbirini yapmadım" diyen muhakkak vardır. fakat o kişi de bu tarz olayları kendi arkadaş listesinden vb. muhakkak şahit olmuştur.
tabi, yiğidi öldürüp hakkını da yemeyelim. iyi yönleri de var facebook'un.
ilkokul arkadaşlarımla tekrar bir araya geldim mesela.