Hoyrattık biz, gençtik. En ufak rüzgarda bile direnemedi dallarımız, kırıldık. Yazın ortasında başladık yapraklarımızı dökmeye, kışın ortasında tomurcuk vermeye. Aynı günde 4 mevsim, aynı günde 4 kavga, 4 kez sevişme yaşadık. Sarılıp uyurken, bitmeyecekmiş gibi günlerimiz, önce seni aldı benden sonra da beni senden. Üzerimizden geçen sel, yanımdaki en sevdiğim ağacı, toprağıyla beraber göremeyeceğim uzak bir vadinin dibine sürükledi.
Çok zor geçti ilk kış, kurumak üzereyken güneşi gördüm bir sabah, içimde hayat hissettim. Lanet bir sivilce gibi patladı tomurcuklarım. Yapraklar verdim ardından, gölgesi sensiz anlamsız.
gök gürledi bir gece yarısı, korktum, seni benden alıp götüren sel gibi bir sel beklerken, yapraklarımı temizliyordu bahar yağmuru. Dallarım, gözlerim oldu bulutlarla sevişirken, seni aradım.
+ daha yukarı, daha yukarı!
Daha yukarısı yoktu. Kabullenemedim ve kabullenemedikçe daha da uzadı dallarım. Uzadıkça, inceldi, uzadıkça rüzgara mağlup, düştü gittiğin topraklara.