filmini izlemeden, müziklerine vurulduğum filmdi benim için bi zamanlar, sonrasındaysa direkt izlediğim filmdi.. artık aralıklı olarak meditasyon ve bilgelik sınırları için dersler aldığım film..
misal kendime film sekaansları düzenliyorsam arada izleyip tatmin olamayan zihnim, fikrim için direkt repliklerine yahut bi sahnesine dayanıyorum bu filmin. el-nefis, databeysime kazım kazım kazıdığım bi zamanlar müzikleriyle sınava bile hazırlanmıştım.*
şöyle ki kişiselliğin nirvasında koşturan bu yazdıklarımın ardından sorgusuz kabul ettiğim hikayeye panzehiri akıtıp yerden yere vurabileyim isterdim ki, kim ki duk'un gücü elimi kolumu bağlıyor..
mevsimlerin hikayedeki filmle olan paralelliği, tekrar tekrar izledikçe daha iyi peydah oluyor zihinde adeta.. sanki sakin olarak adledeceğim bi filmken nasıl oluyor bi hengamenin içinde anlatılıyor o budist öğretileri, nasıl oluyor da bitiyor bi anda film afallıyor insan.. yani ben afallıyor.*
bilgeliğin abc'sini irdelemeye çok farklı bi açıdan bakmayı sağladı anları yaşadım yeniden, bi farklı yani etkisi bu filmin bende. farklı farklı bi çok şey düşünmek zorunda gibi hissettim kendimi.
yaşanılan öğretilerden sonra tekrardan başa dönme hissi o çarka uyum, nasıl baş edilir ve her daim bilge birine sığınmak.. inanılmaz bi duygu, kesinlikle sağ yanımda böyle biri olup şu şudur şu yoldan gidersen nefsini şu şekilde etkiler, şu şekilde de nefsini törpülersin diyene ihtiyaç duydum..
o kadar bölük bölcük ki düşüncelerim bu film üzerinde zira çok beğenmek eli ayağı birbirine dolaştırıyor, kelimelerde yerine otramıyor bi türlü. çok sevip elimize yüzümüze bulaştırmak minvalli eylemler..
her yaşta başka dışavurumla başka tatla düşüncelere sirayet edebilecek film, algılama açısıyla orantılı, ne kadar çok görebilirsek o denli anlatıyor film. düşüncelerin genişliğiyle büyüyor, büyüyor ve büyüyor..
ve böyle öğreti dolu bi filmin içine böyle sığ yorumla edilir.. bu film için keşke daha güzel cümleler kurabilseydim..özür dilerim kim ki duk.. ama teşekkür de ederim..**