beslenme çantamın kokusunu özledim. plastik kokusuna karışmış, elma,bisküvi,ekmek arası domates ve peynir kokusunu,saçma salak muhabbetler ettiğim arkadaşlarımı,çok bilmiş ve kaba fakat çok özlediğim ilkokul öğretmenimi, her sabah uyanırken sanki silah zoruyla gidiyormuşçasına isyan ettiğim, uyandığımda "allah belasını versin şu okulun.." nağmeleriyle,kıçımın dökemediği pirelere bile mukayese etmeksizin kadar değer verdiğim yatağımdan çıkmayı,mahallenin sonundaki duvarın delik deşik tellerinden geçerek bahçesine indiğim binlerce öğrencinin koşup, koridorlarını leş gibi ter kokuttuğu o yerinde yeller esen beton yığınını bile özledim ben bu akşam...
şimdi ise o saçma sapan anlamsız gelen günleri özlemekle ve o günleri hayal etmekle yetinmekteyiz bir çoğumuz. esas boş vakitleri, yıllar önce saçma gelen vakitleri geçirerek yaşıyoruz hepimiz. o dolu dolu geçmesi gereken, her anını yaşamaktan keyif aldığım vakitleri,defterimi alıp "benim olduuuu kiie" diyen sınıfın hiperaktif çocuğuna inat avazım çıktığı kadar bağırıp kavga edip defterimi geri kazandığım,disiplinlik olup güngür hüngür ağlama numarasıyla yırttığım "dolu dolu" geçmiş yılları düşünmekle geçiriyorum bu gece vaktimi.. ve esas şuan yerinde saydığımı hatırlattırılıyorum beynim tarafından kendime.
o zamanlar anlamlı olan şeyleri düşünmenin ne anlamı var ki ? -hi̇ç.
ne arıyoruz hala bu kullanılmış eski zamanlardan, 90'lardan,şarkılardan,anılardan,sohbetlerden... ?
-kıymetlenen zaman geldi geçti .
yerine gelir mi ?
-kıymetlendirenlerin kimi yaşıyor, kimi göçtü.
tekrar bulunur mu?
-kıymet bilemeyen salak hala aynı kafada.
adam olur mu ?
bunların hepsi saçma salak şeyler oğlum. anneannelerin,teyzelerin,amcaların,nenelerin güleceği parodilerden ibaret yazılar,hikayeler bunlar. yapacak birşey çok. hadi artık birşeyler yapmaya... hayal kurmaya ; "kısa1mola