öncelikle verdiğiniz parayı hak eden bir film, bu konuda hiçbir tereddütünüz olmasın. filmin adının dilimize çevirisi gayet yerinde bir tercih olmuş. hani seri başlangıcından itibaren kullanılagelen "cehennem" kelimesi filmin ruhuna pek yakışmasa da bu filmdeki "başlangıç" çevirisi cuk oturmuştur. zaten "rise" dilimizde pek de ingilizce!de olduğu kadar vurucu bir çekilde yankılanmıyor.
filme bakacak olursak;
--spoiler--
ilk olarak freida pinto mevzusu var, hatun bildiğin konu mankeni. varla yok arası bir karaktere can veriyor. ondan beklenen tek şey kameraya bakması, salına salına yürümesi olsa gerek. ki ondan daha güzel ve daha alımlı bir hatun bulunamaz mıydı orası da tartışılır tabii. belki de filmin konusu itibariyle egzotik bir yüz seçildi, bilemiyoruz.
ismi çokça bilinmese de sima olarak sinemaseverlerin pek bir aşina olduğu john lithgow ise olması gerektiği gibi bir karakteri canlandırıyor, görevini hakkıyla yerine getiriyor.
filmi seyrederken bir dakika bile gözleriniz, alamıyorsunuz ama film bittiğinde de dile getirecek çok fazla bir olayınız olmuyor. tamam adıyla işaret ettiği meseleyi çok şahane bir biçimde aktarıyor aktarmasına ancak bunun dışında başka da bir şeyden dem vurmuyor. yan hikaye adına pek bir esinti yok anlayacağınız.
şu da var ki fragmanlar çok çok fazla şişirilmiş. demek istediğim filmin super 8 misali fos çıktığı değil elbette. filmde ne kadar can alıcı sahne varsa bir kısmıyla fragmanlara yedirilmiş. bu sebeple filmde sizi koltuğunuzdan zıplatacak kalibrede bir sahne ile karşılaşmıyorsunuz. sadece fragmanlarda ucundan kıyısından tattırılan sahnelerin doyumuna varıyorsunuz.
--spoiler--
bunların dışında göze batan bir olumsuzluğu bulunmayan, son zamanların en başarılı filmlerinden birisidir kendisi. pazar gününüze renk katacaktır, gidin büyülenin hocular.