türk sinemasında şafak'ın ardından giden insanlar türedi. ersin korkut misal şu dracoola filminde oscar'a koşar gibi koşuyor.
holivud'un kült seviyesi kıvamında parodi üreterek bir kol oluşturdu bunlar. üzerine de kutsal damacana yaptılar sos olarak ilave edilmeli bence.
ben bu filmlerin bahsi geçince düşünüyorum, bi insan nasıl buna ihtiyaç duyar. buna dediğim bu tür filmlere olan ihtaiyaç. ya diyorum gani gani boş zaman silsileri doldurmak için ya da bu adamı sevmek lazım.
yoksa sanmıyorum, tahammül eşiği ''film'' başlığı altında bu basit parodiler minvaline nasıl katlanılabilir. insanları sevip sevmemek zevk meselesidir de, artarak çoğalan şafak sezer'lerle bence sevmemek gerek diye düşünüyorum.
ve cidden merak ediyorum, dracoola, kutsal damacana filmlerine gidip de ''film'' izlemiş modunda olan bi bünye var mıdır? varsa da soruyorum,