mükemmel! bir tespittir. gerçekten de türkçe'de o kadar gereksiz kural vardır ki dil bilgisi kuralları bir günde öğrenilebilecek bir hale getirilebiliecekken bu kuralları öğrenmek yıllar süren bir süreç halinde gelmiştir.
ne gerek var kardeşim bu kadar kurala? daha hızlı, daha pratik konuşmak, derdimizi daha kısa sürede anlatmak ve oradan tasarruf ettiğimiz zamanları da muasır medeniyet seviyesine yükselmeye harcamak varken nedir bu işkence?
bak elin amerikalısına. ayı parselliyor adamlar. neden? çünkü adamlar ingilizceyi o kadar pratik bir şekilde öğreniyorlar ve kullanıyorlar ki anlaşmak için 500 kelimeden fazlasına ihtiyaç duymuyorlar. hatta adamların küfürleri bile sadece fuck, shit, asshole ve daha birkaç kelimeden oluşuyor.
hello yerine hi. diyorlar mesela. al işte hello diyeceğine hi diyor ki oradan kazandığı 0.2642587878 milisaniyeyi ileri, daha ileri gitmeye harcasın. daha büyük cipler üretsin. daha uzun menzilli nükleer silahlar tasarlasın. hem bunu gün hesabına vurduğumuz zaman da bayağı süre eder. insan yeri geliyor sittin kere hello diyor yani bir günde.
hello. how is going on? diyeceğine wazap diyor mesela. al sana 0.2369789 milisaniye daha.
tabi ki biz de böyle olmalıyız.
mesela.
merhaba. nasılsın? diyeceğimize; niyabiyn la? demeliyiz ki buradan kazandığımız 0.1268465 milisaniye ile hidrojenle çalışan araba yapabilelim.
örnekler çoğaltılabilir. ama üşeniyorum şimdi ben. siz çoğaltırsınız enimim.
tabi biz henüz onlar kadar hızlı ve pratik olamadığımızdan diyalog başına kazanılan zaman da dikkat ederseniz daha az. onlar diyalog başına ortalama 0.25 ms* (kısaltma kullanın bol bol. deli zaman tasarrufu sağlıyor) kazanırken biz henüz 0.12 ms'lerde sürünüyoruz.