gözlerinden uzak olmak insan beni bitirir
gider de gelmez bilirim, yıllarımı götürür
bir sonbahar yaprağı ol, dalıver küşüm çekme kızılırmak incitmeden, seni bana getirir
ağuları yıllandırıp içirdin yudum yudum
ahvalimi anlar diye baba uryan'a dedim
karıncayı gözlerinin karasından vuran ben
çok saldırdım, ruhumdaki seni öldüremedim
yerim yurdum meçhul oldu, neredeyim şaşmışım
kaf dağını turnaların kanadında aşmışım
kanlılar kandan vazgeçer üçler-beşler aşkına
sen de bir gün maraş'tan geç, ocağına düşmüşüm
bana gözlerini gönder, sakın ha olmaz deme
kime yanam dertlerimi, yalnızlığımı kime
bir başıma kâbuslarla boğuşurken ansızın
hayallerin şeref verdi dün akşam viraneme
hicran son arefesinde, yolculuk var makbere siyabend'i öldürdüler xece ölmek üzere
ab-ı hayat çeşmesidir leblerin esirgeme
ne o tanrı'ya minnet et, ne de dal tefekküre
bulutlar yağmur yorgunu, ufuklar ateş yüklü
bir damla ateşte derdim, sensizliklerim saklı
yedi kıtaya dağılıp, elleri boş döndüler huma kuşu intizarda, turnalar ağlamaklı
sana sunulmaya hazır gökkuşağı destimde
emrine âmâde olmak, hayran olmak kastımda
gözden ırak âlemlerde, yitik insanlar gibi
ha ülkeler zaptedilmiş, ha gözlerin üstümde
hal bilmeze yoldaş olmak, yola zulüm değil mi?
cevreyleyip gönül kırmak, dile zulüm değil mi?
ömründe bir defa bile gül koklamamışların
bahçıvana saldırması, güle zulüm değil mi?
şarkılarını dokudum senle geçen her anın
sebebi, katili olma yorgun, yaralı canın
sen de anlamazsan beni, sen de gider gelmezsen
şikayet ederim seni şah'ına pir sultan'ın
sürmeleri yel götürür, gözlerine güneş çek
yağmur yanak rengin yağsın, bulutlara kına ek
lübnan yeniden kurulur, yine şenlenir beyrut
ama senin gözlerinin savaşı bitmeyecek
yeter çektiklerim yeter, benden beter olası
yusuf'u kahretmedi mi, züleyha'nın çilesi
yüzün suyun hürmetine binboğalar and içer
ol diyarda vekilimdir diyarbekir kalesi
karda kan damlası rengi, yüreklerde ölmezin
ne hükmü var, ne kıymeti, gidip geri gelmezin
dost fuzûlî, mest fuzûlî mayaları anlatmış
sızıları zap suyu'nda siverekli yılmaz'ın
bana renklerini uzat, uzat ellerimi tut
tut ki gönüller şenlensin, tut ki yeşersin umut
kervanlar yollara düştü, şam'dan darüsselam'dan
doğuver de incinmesin, mahcup olmasın nemrut
sırrın dirheminde tutsak arzuların ağlaşır
bıçkın, kaçak hislerinde gece-gündüz bağlaşır
bir elinde van gölü var, bir elinde urmiye
damlasını sürgün etsen, nurhaklar'da çığlaşır
duyar mısın ince memed, toroslardan seslenir
iki canlı hatçe'siyle doruklara yaslanır
en onulmaz, en insafsız, en çaresiz ağrılar
gözlerinin feri değse, iflah olur uslanır
senin olmadığın yerde benim yokluğum başlar
hayallerim yola düştü, arandı dağlar-taşlar
hayyam çorak yüreğime birkaç damla dem serpti
periler cudi dağında izine rastlamışlar
sen pervasız çığlıklar at, ben kahrolam ben üzgün
sen kırklar'da demlenedur, ben beklemekten bezgin
deryaların kucağında cem tutar semazenler
düşlerim dağlar başında, düşlerim doludizgin
seni dicle, beni fırat resmetmiş güneş yâ rab
güneşin vekili ay'a, yıldızlar olmuş turab
bizleri merak edenler ay'dan izin alsınlar
bir başkadır yıldızlardan görünse şattülarab
yağmur yüklü bulutlardan ruhunu koklayışım
çağları tedirgin etmiş, ömrünü saklayışım
eyyub'un sabrı tükendi, tükenmiyor nedense
ne senin gelmeyişlerin, ne benim bekleyişlerim
gözlerinin damlasıyla çölde gül yetiştirdim
sam yelleri yenik düştü, sesinle çatıştırdım
gölgenin düştüğü yerden bir avuç sönmüş külü
serptim derin uykularda, kerem'i tutuşturdum
dilek ağacına gittim, sesini bağlamışsın
islaktı dallar yapraklar, hıçkırıp ağlamışsın
karac'oğlan hayıflanır, hayyam duysa gücenir
bulanık göl sularını şaraba yeğlemişsin
düştüm dipsiz kuyuların en zifiri yerine
sarkıt gözlerini durma, muhtaç oldum nârına
semiramis haber salmış, zümrüdüanka ile
davetliymişiz babil'in asma bahçeleri'ne
sesi mavi, rengi esmer bu diyarda sazların
geceleri parlamaktır töresi yıldızların
dağlar uykulara daldı, okyanuslar uykuda
beni sabahlara boğan, senin deli gözlerin
teninin saçtığı nurdan güneş bile utanır
söyle, seni benden başka iyi kim tanır
sevdalıların tarihi ızdıraba büründü
seni arzu'lar kıskanır, seni aslı kıskanır
yanarım âh çeker gibi çekerim nazlarını
canını canıma değdir, tutuştur közlerimi
bir bilsen, bir bilebilsen hallerim perperişan
merhem ol yarelerime, gizleme yüzlerini
dişlerimle savaşarak günbegün yordum seni
hayallerimle kuşatıp ruhuma kordum seni
dediler ki, aradığın şaraba yoldaş oldu
yanı başımda bekleyen hayyam'a sordum seni
aşıkların sırdaşıdır dicle, gizemli akar
sıti muradına erdi, botan seyrana çıkar
körolası kinli beko, keyfinden dörtköşedir
mem zin'i, zin mem'i yakar, tacdin evini yakar
serbest, geceleri giyin, korkularını sıyır
yudumla iki mest olasın, şarabı sudan ayır
çöl su ister, lâl dil ister, gözlerini isterem
vermeyenin iki yüzü, ben garibanı doyur
haramiler cirit atar kaynağında bu nehrin
dudaklarını savur ki, hükmü kırılsın zehrin
bir bakışın bir taburdur, gönder ordularını
sana mecburiyeti var, yedi tepeli şehrin
kudretinden sual olmaz, can verir can alırsın
ya ömr ü saadetim, ya da azrail'im olursun
mecnun'un yerini sordum, dediler allah bilir
ben nerede ne olurum, onu da sen bilirsin
gözlerimin beşiğinde rüyalarım sallanır
zehri kana terk etseler, damarında ballanır
gılgamış küçük asya'nın sensiz fotoğrafıdır yaşar kemal'in dilinde anadolu dillenir
ben dostumu hak bilirim, hakk'ı bilir dost beni
tanrıların sofrasına çağırır bir dest beni
nesimi'nin derisinden sızan şarabı tattım
damlasına dilim sürdüm, bir hoş etti, mest beni
hallac olup taşlandılar hak ruhunu tadanlar
zalim elinden savruldular riyakârla nadanlar
aşkı şehvete boğduran ümmi nebi misali
zulm ile serdar oldular nefse biat edenler
hakkı sırda sır olanın sor kendisi necidir
aklı mahrum, ruhu kanlı, her kelamı acıdır
baba üryan yana yana der ki aman uzak dur
gönül gözü görmeyenin allah'ı kıyıcıdır
saçlarından dökülüyor yıldız yıldız sırmalar
düştüğü yeri yakar da sırlarımı tırmalar
kör karanlık bir gecede cürmümeşrut dediler
gözlerinde saklanıyor beni ele vermeler
gözlerinde, gözlerinde en çılgın uçurumlar
atmacalar yuvalanmış, bıldırcınları kovar
kabil, habil'e yapmadı senin yaptıklarını
dur feryâd u isyân'ımı, duy artık havar... havar...
gel de bülbüller kıskansın, gel de güller serpilsin
gel de ahriman'lar yansın, gel de al'lar serpilsin
izdıraplar diyarını baykuşlara hibe et
gel de emekçi'yi güldür, gel de diller serpilsin...*