feryad ı isyanım

entry35 galeri video1
    3.
  1. gözlerinden uzak olmak insan beni bitirir
    gider de gelmez bilirim, yıllarımı götürür
    bir sonbahar yaprağı ol, dalıver küşüm çekme
    kızılırmak incitmeden, seni bana getirir

    ağuları yıllandırıp içirdin yudum yudum
    ahvalimi anlar diye baba uryan'a dedim
    karıncayı gözlerinin karasından vuran ben
    çok saldırdım, ruhumdaki seni öldüremedim

    yerim yurdum meçhul oldu, neredeyim şaşmışım
    kaf dağını turnaların kanadında aşmışım
    kanlılar kandan vazgeçer üçler-beşler aşkına
    sen de bir gün maraş'tan geç, ocağına düşmüşüm

    bana gözlerini gönder, sakın ha olmaz deme
    kime yanam dertlerimi, yalnızlığımı kime
    bir başıma kâbuslarla boğuşurken ansızın
    hayallerin şeref verdi dün akşam viraneme

    hicran son arefesinde, yolculuk var makbere
    siyabend'i öldürdüler xece ölmek üzere
    ab-ı hayat çeşmesidir leblerin esirgeme
    ne o tanrı'ya minnet et, ne de dal tefekküre

    bulutlar yağmur yorgunu, ufuklar ateş yüklü
    bir damla ateşte derdim, sensizliklerim saklı
    yedi kıtaya dağılıp, elleri boş döndüler
    huma kuşu intizarda, turnalar ağlamaklı

    sana sunulmaya hazır gökkuşağı destimde
    emrine âmâde olmak, hayran olmak kastımda
    gözden ırak âlemlerde, yitik insanlar gibi
    ha ülkeler zaptedilmiş, ha gözlerin üstümde

    hal bilmeze yoldaş olmak, yola zulüm değil mi?
    cevreyleyip gönül kırmak, dile zulüm değil mi?
    ömründe bir defa bile gül koklamamışların
    bahçıvana saldırması, güle zulüm değil mi?

    mevsimlerin prensidir gözleri akdeniz'in
    aşikârdır huzurunda gizleri akdeniz'in
    damıtılıp lut gölüne bağışlansa suları
    leblerinde denizleşir, buzları akdeniz'in

    şarkılarını dokudum senle geçen her anın
    sebebi, katili olma yorgun, yaralı canın
    sen de anlamazsan beni, sen de gider gelmezsen
    şikayet ederim seni şah'ına pir sultan'ın

    sürmeleri yel götürür, gözlerine güneş çek
    yağmur yanak rengin yağsın, bulutlara kına ek
    lübnan yeniden kurulur, yine şenlenir beyrut
    ama senin gözlerinin savaşı bitmeyecek

    yeter çektiklerim yeter, benden beter olası
    yusuf'u kahretmedi mi, züleyha'nın çilesi
    yüzün suyun hürmetine binboğalar and içer
    ol diyarda vekilimdir diyarbekir kalesi

    karda kan damlası rengi, yüreklerde ölmezin
    ne hükmü var, ne kıymeti, gidip geri gelmezin
    dost fuzûlî, mest fuzûlî mayaları anlatmış
    sızıları zap suyu'nda siverekli yılmaz'ın

    bana renklerini uzat, uzat ellerimi tut
    tut ki gönüller şenlensin, tut ki yeşersin umut
    kervanlar yollara düştü, şam'dan darüsselam'dan
    doğuver de incinmesin, mahcup olmasın nemrut

    sırrın dirheminde tutsak arzuların ağlaşır
    bıçkın, kaçak hislerinde gece-gündüz bağlaşır
    bir elinde van gölü var, bir elinde urmiye
    damlasını sürgün etsen, nurhaklar'da çığlaşır

    duyar mısın ince memed, toroslardan seslenir
    iki canlı hatçe'siyle doruklara yaslanır
    en onulmaz, en insafsız, en çaresiz ağrılar
    gözlerinin feri değse, iflah olur uslanır

    senin olmadığın yerde benim yokluğum başlar
    hayallerim yola düştü, arandı dağlar-taşlar
    hayyam çorak yüreğime birkaç damla dem serpti
    periler cudi dağında izine rastlamışlar

    sen pervasız çığlıklar at, ben kahrolam ben üzgün
    sen kırklar'da demlenedur, ben beklemekten bezgin
    deryaların kucağında cem tutar semazenler
    düşlerim dağlar başında, düşlerim doludizgin

    seni dicle, beni fırat resmetmiş güneş yâ rab
    güneşin vekili ay'a, yıldızlar olmuş turab
    bizleri merak edenler ay'dan izin alsınlar
    bir başkadır yıldızlardan görünse şattülarab

    yağmur yüklü bulutlardan ruhunu koklayışım
    çağları tedirgin etmiş, ömrünü saklayışım
    eyyub'un sabrı tükendi, tükenmiyor nedense
    ne senin gelmeyişlerin, ne benim bekleyişlerim

    gözlerinin damlasıyla çölde gül yetiştirdim
    sam yelleri yenik düştü, sesinle çatıştırdım
    gölgenin düştüğü yerden bir avuç sönmüş külü
    serptim derin uykularda, kerem'i tutuşturdum

    dilek ağacına gittim, sesini bağlamışsın
    islaktı dallar yapraklar, hıçkırıp ağlamışsın
    karac'oğlan hayıflanır, hayyam duysa gücenir
    bulanık göl sularını şaraba yeğlemişsin

    düştüm dipsiz kuyuların en zifiri yerine
    sarkıt gözlerini durma, muhtaç oldum nârına
    semiramis haber salmış, zümrüdüanka ile
    davetliymişiz babil'in asma bahçeleri'ne

    sesi mavi, rengi esmer bu diyarda sazların
    geceleri parlamaktır töresi yıldızların
    dağlar uykulara daldı, okyanuslar uykuda
    beni sabahlara boğan, senin deli gözlerin

    teninin saçtığı nurdan güneş bile utanır
    söyle, seni benden başka iyi kim tanır
    sevdalıların tarihi ızdıraba büründü
    seni arzu'lar kıskanır, seni aslı kıskanır

    yanarım âh çeker gibi çekerim nazlarını
    canını canıma değdir, tutuştur közlerimi
    bir bilsen, bir bilebilsen hallerim perperişan
    merhem ol yarelerime, gizleme yüzlerini

    dişlerimle savaşarak günbegün yordum seni
    hayallerimle kuşatıp ruhuma kordum seni
    dediler ki, aradığın şaraba yoldaş oldu
    yanı başımda bekleyen hayyam'a sordum seni

    aşıkların sırdaşıdır dicle, gizemli akar
    sıti muradına erdi, botan seyrana çıkar
    körolası kinli beko, keyfinden dörtköşedir
    mem zin'i, zin mem'i yakar, tacdin evini yakar

    serbest, geceleri giyin, korkularını sıyır
    yudumla iki mest olasın, şarabı sudan ayır
    çöl su ister, lâl dil ister, gözlerini isterem
    vermeyenin iki yüzü, ben garibanı doyur

    haramiler cirit atar kaynağında bu nehrin
    dudaklarını savur ki, hükmü kırılsın zehrin
    bir bakışın bir taburdur, gönder ordularını
    sana mecburiyeti var, yedi tepeli şehrin

    kudretinden sual olmaz, can verir can alırsın
    ya ömr ü saadetim, ya da azrail'im olursun
    mecnun'un yerini sordum, dediler allah bilir
    ben nerede ne olurum, onu da sen bilirsin

    bir yanımda yarasalar, işitir ağıtları
    halepçe'li bir çocuğa, taşıtır ağıtları
    küllerim ağrı'da çığdır, tüterim çığlık çığlık
    sivas'ta tutuşan ateş, kuşatır ağıtları

    gözlerimin beşiğinde rüyalarım sallanır
    zehri kana terk etseler, damarında ballanır
    gılgamış küçük asya'nın sensiz fotoğrafıdır
    yaşar kemal'in dilinde anadolu dillenir

    ben dostumu hak bilirim, hakk'ı bilir dost beni
    tanrıların sofrasına çağırır bir dest beni
    nesimi'nin derisinden sızan şarabı tattım
    damlasına dilim sürdüm, bir hoş etti, mest beni

    hallac olup taşlandılar hak ruhunu tadanlar
    zalim elinden savruldular riyakârla nadanlar
    aşkı şehvete boğduran ümmi nebi misali
    zulm ile serdar oldular nefse biat edenler

    hakkı sırda sır olanın sor kendisi necidir
    aklı mahrum, ruhu kanlı, her kelamı acıdır
    baba üryan yana yana der ki aman uzak dur
    gönül gözü görmeyenin allah'ı kıyıcıdır

    saçlarından dökülüyor yıldız yıldız sırmalar
    düştüğü yeri yakar da sırlarımı tırmalar
    kör karanlık bir gecede cürmümeşrut dediler
    gözlerinde saklanıyor beni ele vermeler

    gözlerinde, gözlerinde en çılgın uçurumlar
    atmacalar yuvalanmış, bıldırcınları kovar
    kabil, habil'e yapmadı senin yaptıklarını
    dur feryâd u isyân'ımı, duy artık havar... havar...

    gel de bülbüller kıskansın, gel de güller serpilsin
    gel de ahriman'lar yansın, gel de al'lar serpilsin
    izdıraplar diyarını baykuşlara hibe et
    gel de emekçi'yi güldür, gel de diller serpilsin...*
    11 ...