2 temmuz 1993 te sivas ta yaşanılan ufak kargaşa

entry44 galeri
    29.
  1. adım koray,
    daha on iki yaşındayım
    ve ben hiç büyümeyeceğim
    sivas madımak'ta yandım
    ak günler bekleyen ülkemin
    karanlık düşünceleriyle
    naklen yakıldım...

    bir yaz günüydü
    temmuz sıcağında
    babam ozan ismail,
    tuttu ablamla benim ellerimizden
    'haydin çocuklar,
    sivas'a, baba ocağımıza
    pir sultan abdal şenliklerine
    semah dönmeye gidiyoruz' demişti...

    ne bilirdim ki!
    'ateşte semaha dönmek'
    olacaktı kaderimiz
    ve otelde dinlenirken
    bir anda binlerce insan
    'yakın' diye haykırıyordu
    ve ölümden ötesi yoktu görünürde.....

    adım koray,
    daha oniki yaşındayım veee
    ben hiç büyümeyeceğim
    sevinçle içinde
    elinde çiçekle
    beni bekleyen
    bir sevgilim olmayacak....

    adım koray,
    siz şimdi kimbilir kaçıncı kadehi
    kaçıncı yalanlara içip can cana derken
    benim ellerim
    bir yanımda hiroşima'dan
    biryanımda halepçe'den
    gelen yaşıtıma takılır
    sözde uygar ülkelerde
    solingen’de
    möln’de yanan ben olurum
    sizin elleriniz kızlarda
    sizin elleriniz erkeklerde
    sizin elleriniz bardaklarda.
    yaşıyorken ben, en son
    semahda tutmuştum bir kızın elini
    şimdi ise;
    bizim ellerimiz yılan, çayan arasında
    kemikli topraklarda....

    ne din nedir anlamıştım
    ne de din uğruna adam yakmayı
    suçum semah dönmekti
    suçum babamı dinlemekti
    suçum bana göre insan olmaktı
    adım koray daha oniki yaşındayım
    ben hiç baba olamayacağım
    ben hiç oğlumu okşayamayacağım
    ben hiç annemin dizlerinde
    saçlarımda parmakları dolaşan
    mutlu çocuk rolü bile yapamayacağım
    ve ben sizin adınıza
    ben mutlu gelecek adına
    bir değil bin kez daha yan deseler
    yine yanacağım, yanacağım, yanacağım...

    bir annenin kokusunu düşünsene,
    çocuğuna yani bana sarılmak
    işte ben o kokuyu artık içime alamayacağım
    anneme doluca sarılamayacağım
    eeyy benim akranlarım,
    arkadaşlarım, yayşıtlarım
    siz kimbilir kaç kızla dansederken
    türküler dinleyip halaylar çekerken
    hergece feneri kimbilir kaç alemde söndürürken
    ve hatta kimbilir hangi türkü barda
    devrimler yapıp
    halk kurtaracaksınız
    kimbilir kaç biradan sonra solculuk oynayacaksınız
    işte ben sizin gibi türküler dinleyemeyeceğim
    halaylar çekemeyeceğim
    ben bir kıza sarılıp dans bile edemeyeceğim

    uuyy anam uuuyy
    babam anlatırdı
    benim doğduğum köylerin yokluk ve yoksulluktan
    başka hiç bir özelliği yokmuş
    altı ay dünyadan uzak
    kar ve karanlığa tutsak bir yurt
    sonrası çamur,
    çamurda kalmış tek ayakkabılar

    kalsaydı tek ayakkabılarım sakız gibi çamurlarda
    kalsaydı diz boyu karlarda
    görmeseydim değil altı ay
    bir ömür boyu köyümün dışını
    görmeseydim uygarlık dedikleri yerlerde
    çirkeflikleri, kahpelikleri, ölümleri
    o karlı yerlerde kalsaydım
    yalnızca yaşasaydım yeterdi...

    adım koray benim duyuyormusunuz? ?
    daha oniki yaşındayım
    bazen ozan nesimi oluyorum burada
    alıyorum elime sazımı
    bazense hasret gültekin
    hasret türküleri yazıyorum
    duyarım ki köln’de
    hasret abimin oğlu olmuş
    adını hasret koymuşlar
    söyledikçe muhlis baba
    ben burada bile
    ateşte semaha dönüyorum
    görüyor musunuz?

    adım koray benim heyy dünyalılar
    en son sizin aranızdayken
    ateş camları sarmışken
    insanlar yanıyordu madımak'ta
    ve annem geldi gözümün önüne
    babam geldi,
    ankara geldi
    o yüzden ölünce ben
    anneme götürdüler
    ankara'ya götürdüler..
    gelirken elimden tutan babam,
    dönüşte tabutumdan tutmuştu.
    ben yanmıştım tabutta
    babam kahrolmuştu tabut omzunda.
    zavallı babam,
    canım annem
    şimdi yeni doğan kardeşime
    adımızı koymuşsunuz
    canlarım......
    ölsem bile unutmayın
    ben koray'ım
    sizin korayınız..

    adım koray benim
    bilmediğim din uğruna
    bilmediğim din adamlarınca
    devletin gözü önünde
    sizlerin gözü önünde
    naklen izlerken siz
    yanan bendim orada
    en küçükleri otuz yedinin
    otuz yedi canın
    otuz yedi karanfilin

    özü bende anliyor musunuz?
    ölümden ötesi yokmuş
    duyuyor musunuz?

    açılan başlık bir şerefsizin açtığı başlıktan başka birşey değildir. alevi olmayabilirsin,aydın olmayabilirsin. sevmeyebilirsin de onları. ama böylesine büyük bir olaya küçük demek anca bir ite yakışır. önce insan olun,sonra bişeyleri gelin konuşalım.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük