sözlük yazarlarının içine düştüğü siyah ve silik derin boşluklardır. pili bitmek üzere olan bir fenerin aydınlık vermeyen ışığıyla umudu görmek belki de en büyük sevincidir o kişinin. her şeyi bırakıp, arkasına bakmadan gitmektir belki de.
neyse ben ondan sonra çok sıkılıyorum, sahile gidiyorum ara sıra. fırsat buldukça. genelde yalnız olamıyorum ama bulunuyorum işte oralarda. denizin havasını içime çekiyorum ama bir boşluk var ve o boşluk dolmuyor. dolmayacağını biliyorum aslında. en azından 1-2 yıl. aslında ben bazen, tablo olmayı istiyorum. karakalem tablosu veya yağlı boya tablosu. beni tasarlasınlar, assınlar duvarlarına, silsinler, temizlesinler. bulunduğum yeri güzelleştirmek istiyorum. ve o asılı olduğum duvardan indirilmemek.
biliyorum ki bu da mümkün değil. bir tablo tozlanır. silinir. ve yıpranır.
3 senem kaldı sözlük, hastalık uyandığında ben.. evren mi olsam...