tamam, resmi ideoloji babında bazı karakterleri ön plana çıkartmak ve bağlantı kurarak yeni kurulan rejimin altyapısı gibi tanıtmak babında kurtuluş savaşı ile ilgili bazı abartılı resmi tarih yorumları vardır. bunlar hap yapılarak ilköğretim, lise ders kitaplarında vs de belli düzeyde yer almaktadır. ama öte yandan kurtuluş savaşı denen tarih olayının kendisinin başlı başına abartılmış veya hiç olmamış bir vaka olduğunu söylemek de bu savaşta rol oynayanlara hakarettir. ayrıca resmi tarihin belli düzeyde yaptığını tersten yapmaya çalışmak, yani asıl tarihi olayın detayına bakmayıp (veya cımbızla işine yarayanları alıp) bazı tarihi karakterleri yerme, eksik gösterme, kötüleme çabasına girişmektir. doğrudur, bu savaşta "yedi düvel mağlup edildi" demek abartılıdır. ama öte yandan bir de yunan ordusunun neredeyse ankara kapılarına geldiği gerçeği vardır. italyanlar belli bölgeleri işgal etmiş, ama ingilizlerin kendi çıkarları aleyhine tavırlar içine girdiğini görünce türk ordusuyla mücadeleye girmemiş, ama bu arada kaldıkları süre içinde de muğla'nın ormanlarını kesip gemilere doldurmuş, götürmüş; ama öte yandan baştan kendilerine vaadedilen bazı bölgeler yunanlılara verildiğinden küskünlük içine girmiş ve fazla kasmadan savaşsız olarak anadolu'dan çekilmişlerdir. bir nevi "ingilizler ve yandaşları ne halleri varsa kendileri görsün" demişlerdir. bu, adamların kendi çıkarlarına uygun yürüttükleri bir politikadır. türk tarafının da lehine olmuştur. ama özellikle imkanlar çok kısıtlıysa bu tür bölünmelerden, avantajlardan yararlanılır. destek arayışlarına olumlu bakılır (misal sovyetlerle yapılan dayanışma).
velhasıl, tarihi olayları efsaneleştirmeden veya anti efsaneleştirmeden önce ne olmuş, boyutları neymiş; anlayıp dinlemek; ondan sonra ideolojik yorumlara girişmek gerekir. kendi ideolojik yorumunuzu baştan veri kabul ederek tarih okumaya kalkarsanız fazla yol almanız zordur, çünkü zaten bazı tarihi olguları kabullenemezsiniz.