ne yazık ki, bazı insanları içine düşüp kurtulamadığı durum. halbuki kavrayabilselerdi bu düşünceyi, kafalarındaki tüm soru işaretleri silinecekti. tüm taşlar yerine oturacaktı. subjektif olanlardan rica ediyorum, aşağıdaki yazıyı objektif olarak okumaya çalışın.
öyle bir denge ki bu, asla kaymıyor bir tarafa. düşünün bir kere, yaratılışçılar somut bir şekilde allah'ın varlığını ispatlasalardı, imtihanın ne anlamı kalırdı ki? herkes inanırdı ve dünya gereksiz bir sahneye dönüşürdü. ya da, bilimsel evrim teorisini allah'ın yokluğuna delil olarak gösterenler, yine somut bir şekilde bu teoriyi ispatlayıp her şeyin tesadüfi oluştuğunu koysalardı ortaya, kim inanırdı ki? denge budur ki başlı başına bir iman sebebidir.
ben ateistlerin, deistlerin, satanistlerin veya herhangi bir düşünceye inananların bu dünyada olması gerektiğine inanıyorum. olmalılar ki imtihanın bir anlamı olsun. olmalılar ki, insanoğlu nefsiyle çetin mücadelesini versin. olmalılar ki, herkesin safı belli olsun.
yaratıcının sizinle konuştuğunu düşünsenize! o vakit, tüm soru işaretlerini silip kulluk vazifenizi yapmaz mıydınız? e kuran-ı kerim var kitaplıklarda. okudun mu hiç objektif şekilde? okusaydın keşke. o zaman bilebilirdin belki de bir şeyleri. anlardın sana bir şeyler anlatılmaya çalışıldığını belki de. neyse, bu yazıyı okuduğuna göre hala geç değil. umarım bir gün denersin en azından.
dar pencereden bakıldığında hayat ne kadar çeldirici değil mi? acılar, açlıklar, kıyımlar, savaşlar, ölümler ve daha pek çok şey. yaratıcı bunları bize neden veriyor? neden acı çekiyor insanlar? her şey güllük gülistanlık olsaydı daha güzel olmaz mıydı? cevabını yine ben vereyim; olmazdı. büyütsene baktığın pencereyi. 'abimi aldığından beri nefret ediyorum tanrıdan.' diyen birinin yazısını okudum. bunu diyen kişi, daracık pencereden bakıyor hayata. halbuki bu senin sınavın. çekilen acılar, çekenin sınavı. kimileri zenginlikle, kimileri fakirlikle sınanıyor. kimileri acıyla, kimileri zevkle sınanıyor bu dünyada. birazcık büyütsen keşke pencereni. tüm taşlar yerine oturacak beyninde.
hiçbir şey net olarak ispatlanamıyor inanç dünyasında. denge burada işte. imtihanın anlamı da burada. ben kısa bir süre sonra veda edeceğim dünyaya. 19 yaşımdayım ve ortalamaya bakarsak 50-55 yıl daha buralardayım. sonra, yaptıklarımın hesabını vereceğim. '50 yıl kısa mı?' diyenlere söylüyorum ki çok kısa bir süre. ölürken anlayacaksınız merak etmeyin. ve sizlere şimdiden söylüyorum dostlarım, yüzlerce yıl sonra bile, bilim ne kadar ileri giderse gitsin, insanoğlu inanç olarak tek noktada birleşemeyecek. böyle bir şey mümkün olmadı şimdiye kadar, bu günden sonra da mümkün olamaz. işte iman sebeplerinden birisi de bu. denge. kusursuz denge.
kusursuz dengeden bahsediyorum. şu hayatta bana kusursuz olan tek bir şey söyleyebilir misiniz? ben size kusursuzluktan bahsediyorum ki binlerce yıldır bozulmayan ve bozulmayacak bir denge bu. kusursuz olanı kim yapabilir? yine kusursuz olandan başka kim yapabilir? işte bir iman sebebi daha. isteyene çok, istemeyene yok..
geçirdiğin her saniye bir amaca hizmet ediyor. bir sınavdan başka bir sınava sürüklüyor zaman seni. durdurabilir misin zamanı? nefes almadan yaşayabilir misin? su içmeden durabilir misin 1 hafta? sadece şunu söyle, yutkunmadan geçirebilir misin 1 gününü? o kadar çok mecburiyetin var ki. o kadar acizsin ki. aciziz hepimiz. buradaki otoriteyi hissedemiyor musun? başıboş bir sistemde olsaydık eğer, en mükemmel canlı olan insanın sınırları olabilir miydi? sınırların da bir amacı var. kuralların, yasakların bir amacı var. sınavındaki başarını belirliyor koyulan kurallara uyup uymaman. mutlak otoriteye işaret ediyor her şey, bakabilen gözler için. ne kadar basit değil mi?
yine de, her türlü inanışa saygım var ve araştırıyorum hepsini. bilmek istiyorum insanların neye inandıklarını. insanları çeldiren düşünceleri öğrenmek istiyorum. inanın, ateistlere ya da herhangi bir düşünceye inanlara saldırıldığı zaman benim canım acıyor. zorla güzellik olmuyor, anlatamıyorum. kendi düşüncemizi empoze etmeden objektif olarak dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum herkesin. mantık sahibi insanların birleşip doğruyu bulabileceklerini biliyorum. ama birleşemeyeceklerini de biliyorum. dedim ya, denge diye. tüm taşlar yerine oturuyor bu şekilde düşününce. kafamdaki her şey yerli yerinde.
yalvarıyorum size. düşünün. kaptın gözlerinizi. önceki düşüncelerinizi alıp bir kenara koyun önce. sonra düşünün. gerekirse saatlerce. ben çok yaptım ve çıktığım tek kapı var. sizi de bekliyorum.
düşünün. hepimiz için. düşüncelerinizden bana da bahsederseniz sevinirim.