ben bu yazıyı dostuma yazdım

entry8 galeri
    5.
  1. öncelikle dost kelimesinin yetersiz kaldığını bil.

    biz onunla birkaç sene önce yazın tanıştık. tanıştığımız günü hiç hatırlamasam da birbirimizden hiç hoşlanmadığımızı hatırlıyorum. ben soğuk görünüyordum, zaten yakınıma girmemiş herkese karşı öyleyim, artık biliyor o da. o da bana karşı soğuktu. benden bir yaş küçüktü, çocukluğuna veriyordum soğukluğunu, agresif tavırlarını.

    bir gün bize gelmişlerdi, o msn'de arkadaşlarıyla konuştu falan, bizse abisi, abim, ablam ve onlarla tanıştıran kişilerle birlikte muhabbet ediyorduk. o kendini uzak tutmuştu.

    aradan bir yıl geçmiş olmalı, hafızam beni zorluyor, ben de onu fakat belirli bir tarih veremiyorum. her neyse, bir yıl geçmiş olmalı. denize gidecekti, ama arkadaşı yoktu burada ve sanırım annesi de denize giremeyecekti. benim arkadaşlarım da uzakta olsa gerek ki birlikte gittik. o günlerde çekilmiş olduğunu tahmin ettiğim bir fotoğrafı hala duruyor... biz o gün samimi olmaya başladık, sonraki günlerde de denize gittik. akıl almaz bi şekilde birbirimize bağlanmaya başladık. sonra yaz bitti, gitti.

    sonraki sene buraya tekrar gelmesindeki sebeplerden biri bendim, ben de onu özlemiştim. geldi. kopmayacak bir bağ oluşmaya başladığının farkına varıyorduk. o yaz olmalı, yanımda ağlamıştı. çok iyi hatırlıyorum bunu; gece sahilde şezlonglarda yatıyorduk. ağladığında ne yapacağımı bilememiş ve önce susmayı denemiştim. sonra birkaç anlamsız söz belki...

    herkes bizi yaz arkadaşı sanmıştı ama birbirimizin en değerlisi olmaya adaydık. bunu kimse göremiyordu.

    üzüldüğünde hep mektup yolluyorum ben ona. yanında olamasam da hep yanında olmaya çalışıyorum.

    gelelim son olayımızın hazırlık sürecine...

    bensiz bir üniversite hayatı düşünemediğini söyledi hep. ben de öyle düşünüyordum. sonra sınav sonuçları açıklandı. iyi bir derecesi vardı. istanbul ve birkaç şehir daha yazdı fakat benim için ankara yazmadı hiç. bense babam karşı olmasına rağmen ikna ettim ve istanbul yazdım. onun hayalleri var, kabul. ama bana "sen ve istanbul" diyen biri bu bahsettiğimiz... anlaşldığı gibi, buna çok bozuldum. ondaki yerimi sorguladım sürekli.

    daha önce de hatam oldu ona. yine de bu seferki çok daha büyük, bence de.

    sinirli olduğumda yaptığım saçma bir hareketi "cık cık cık" diye karşılamasındansa "ne oldu?" sorusunu bekledim ondan.

    ama "cık cık cık" aldım. zaten ondaki yerimi sorgularken bir de bununla karşılaşmam kötü geldi. ve ona küfrettim. keşke sandığı gibi msn'deki ben olmasaydım. beni telefondan arayıp "eski sevgilin, msn'inde başkası var" deseydi. ama bendim ve sinirim de geçmiyordu malesef. konuşmayı kestik, çıktım.

    1-2 saat sonra olmalı, mesaj attım. özür beklememesini, çünkü gereksiz bulduğumu söyledim. haklı cümleler kurdu ve sonunda "keyfine bak sen hadi." dedi. böyle umursamaz tavırlardan hoşlanmıyordum. böyle cool takılmamasını söyledim. o da "kes sesini..." dedi ve bu sefer de bunu takmaya başladım.

    tartışmalardan hiç hoşlanmam. sorunları konuşmadan rafa kaldırmak istedim şu ana kadar.

    hiç geçmeyecek bir kızgınlık varmış artık içinde. olmasın bu. geçsin.

    bunun benim için ne kadar zor olduğunu bilir:

    özür dilerim.

    edit: imla.

    not: ben artık biliyorum ki o benden bir yaş küçük de olsa, bu hiç bir şey ifade etmiyor. olabildiğince olgun.
    2 ...