serkan'ın taş atmasıyla uyandım. yeni masturbasyon yapmanın verdiği uyuşuklukla kalkarken, bir taş daha attı serkan ayısı. yere baktığımda odanın içi taş doluydu. aptal serkan dedim içimden gülerek. pencereye geldiğimde serkan soluk soluğa '' koşş aşşa mahalleden çocuklar geldiii, mahalle maçı varr. büyük maç olum bu yenilmememiz lazım. sen hala uyuyosun şerefsiz '' diye kusuyordu içindekileri. 5 maçtır yenemediğimiz, kadrolarında çingene rıfat, kara sercan, piç bekir ve daha nicelerini bulunduran mahalle gelmişti. acabalar kafamı kurcalarken serkan'a ''sen git geliyorum ben'' dedim. niyetim gitmesi değildi, '' yok abi beklerim ben '' demesiydi. ama göt serkan arkasına bile bakmadan, adeta topuklarını götüne vura vura maçın olacağı sahaya koşmaya başladı. saha dediysem dandik bi parkta, belediyenin henüz görüp kaydırak koymadığı boş alanda.
heycanla dolaptan, arkasında cafu yazan inter formamı çıkarttım. yanlışlıkla yazdırmıştım bunu. dokuz aylık oynarken aytekin ''cafu intere transfer olmuş'' dediğinde '' olum benim inter formam var hemen gidip yazdırıyım '' diye gaza gelip yazdırmıştım. hatta gülenlere '' görüceksiniz olum cafu gidicek intere, kerizmiyim ben yepisyeni formayı kirletiyim'' diye sikindirik bir savunma bile yapmıştım. başka formam da olmadığı için hemen giydim üstüme. koşa koşa maçın oynanacağı alana gittim.
ben yine yedekteydim bundan emindim. hiçbir zaman bir mahalle maçında da oynayamamıştım fakat bu sefer içimden bir ses, serkanın sakatlanıp yerine benim oyuna gireceğimi söylüyordu. serkanı sevsemde bu sesi daha çok sevmiştim. maçtan önce ısınırken serkana bi kaç tekme attım bu yüzden. sonra serkan tokat atınca hemen vaz geçtim bu fikirden. rakip takım nihayet oyun alanına girip ısınmaya başlamıştı. piç bekir' e gözüm çarptı bir an. elinde sigarasıyla ne kadar da topa hakimdi allahım. kara sercana bağırarak '' at lan abinin kıllı göğsüne topu '' diye inliyordu. bir kaç hagi hareketi yaptıktan sonra tıkandı. ''bir futbolu fizğinden çok zekasını kullanmalı'' derdi babam. piç bekire baktığımda zekanın esamesi okunmuyordu neyseki. onların takımından en çok korktuğum çingene rıfattı. ne zaman top ayağından kapılsa ''faul var lan'' derdi. kimse itiraz edemezdi çünkü edildiğinde '' abilerimide alıp geliyorum lan bekleyin şerefsizler'' derdi.
maç başladığında kızlarda izlemeye geldi. ben de takımın bir parçası olduğumu belli etmek için, ayağa kalkıp taktikler veriyordum takımıma. ama kimse beni dinlemediği gibi, serkan bağırarak ''sus s.kicem şimdi gelirsem oraya, zaten yeniliyoruz'' diye bağırıyodu. hemen sustum. ayça ''serkan ne kadar güzel oynuyo dimi'' derken araya girip serkanı kötüledim. hakkında ileri geri konuşup tiksindirdim serkanı etraftakilere. artık herkes serkana şerefsiz gözüyle bakıyordu. hatta serkan topu ayağına aldığında yuhalayanlar bile oldu. artık serkan sakatlanmalı ve yerine ben girmeliyim diye içimden dua ediyordum. ve sanırım sesimi birileri duymuş olucak yada ısınma hareketlerinde serkana vurduğum tekmeler işe yaramış olucak ki, serkan oyundan düştü. seyirciler serkana pis pis bakarken ben mutluluktan sarılmayı düşündüm. başka adam yoktu ve ilk mahalle maçıma çıkıcaktım. milli olucaktım.
sahaya çıktığımda kendimi cafu gibi hissederken, birden piç bekirin bana bakışını gördüm. hemen gözlerimi kaçırarak yere baktım. piç bekir yanında kara sercanla gelerek enseme vurdu ve takım kaptanımıza dönerek '' bunu mu oynatıcaksınız lan. salak cafu interde değil ki'' dedi gülerek. '' yo dostum yoo, interle transfer görüşmeleri olmuş ama dünya kupası olduğu için alamıyolar. memleketine döndüğünde imzalıycaklarmış.'' diyerek çıkıştım. sinirlenen kara sercan bir tokat patlattı suratıma ve '' lan bi bas, nereye cafuyu alıymuş inter '' dedi. bir an '' cafu benim amcam lan, bi tek bana söyledi transferi'' demeyi düşünsemde, hemen vazgeçtim bu fikirden. kalabalığı gören çingene rıfat bağırarak '' lan dağılın s.ktirtmiyim abilerime şimdi sizi '' dedi ve herkes oyun alanlarına dağıldı. ilk defa çingene rıfak bi işe yaramıştı. içimden küfürler ediyodum ona ve duymadığı gerçeği çok hoşuma gidiyodu.
serkan forvette oynadığı için bende o mevkiye geçtim. şortumu belime kadar çektim. ayakkabımı bağladım. artık maça hazırdım. birden sırtımdan biri beni dürtmeye başladı. piç bekir diye tırsak bir şekilde döndüğümde, özgürle göz göze geldim. özgür de bizim takımın kara sercanı gibi bişeydi. kavga çıksa güvendiğimiz tek adamdı. bana bağırarak '' sen oynamıycaksın lan çık maçtan'' dedi. ayçaya duydumu acaba diye baktığımda serkanla gülüşüyolardı. serkan planım tutmamış üstüne bir de özgür ayısından hakaret yiyordum. gözlerim doldu. özgür, sesimi çıkartmamamdan cesaret almış olacak ki bir tanede tokat patlattı ve '' seni yedekte tutuyoruz çünkü annen bize hep cola ve cips getiriyo gerizekalı '' dedi. işte o an neden takımda oynayamadığımı ve neden beni yedeğe aldıklarını anladım. çünkü ben aslında arkada unutulandım.