malesef ülkemizde ve sözlükte din ile hiçbir zaman bir arada bulunamayan saygı çeşididir. saygısızlık doğduğumuz günden başlar, hayata gözlerimizi açtığımız vakit müslüman olarak damgalanırız devlet erkanında, sanki nüfus kağıdı değil de anket formu, yazılıverir dinimiz. devlet baba bir din biçmiştir, henüz götüne don biçilmemiş bebeğe. küçüklüğümüzde yetiştiğimiz aileye de bağlı olarak günahlar, haramlar ile büyütülürüz, günah ile yanlışın farkını bildikleri düşünülerek o küçük beyinlerin. çocuk çocuktur her zaman, ama nedense babaları saz çalan, saçı kızıl olan arkadaşlarımız ile sık oynamamıza izin verilmez, ilk defa alevi kavramını duymaya başlamış iken... sahi babaanne, nedir alevi? bize ne yapmıştır? halbuki bak, meşin topumu alevi ahmet değil, müftünün oğlu ferdi çalmıştır...
ejderham kişisi çok çekmiştir hayatında bu saygısızlık yüzünden. din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde sıraya kalkıp namaz kılmak istemediği için sözlüsüne 1 verilmiş, inadı yüzünden o dersin olduğu günler okulu kırarak ve yönetim zoru ile 2 alarak ite kaka geçmiştir ortaokul boyunca. aslında henüz inanç sorgusu yapmamıştır kafasında, inanmaktadır çevresindeki herkes gibi, sadece sınıfta ayakkabılarını çıkartıp sıraya çıkmak istememektedir her öğrenci gibi, o sadece dile getirmiştir bunu... ileriki yıllarda tarih dersinde türkiye'nin %99'u müslümandır, dolayısı ile müslüman bir devlettir türkiye dendiği vakit bu işin sadece kağıt üzerinde olduğunu, devletin dininin olmayacağını dile getirmiştir, bu da karnesine bir 3 olarak yansıtılmıştır sürekli gül suyu kokan hocası tarafından. canın sağolsun hocam, ama bilir misin, müslümanlıkta kin tutmak büyük günahtır... yıldız takımda futbol oynadığı dönemde takım kaptanı iken bir anda, belki de kendisine örnek aldığı figo'dan özenerek hiçbir dindar kaygı taşımadan haç takınca fatih terim özentisi antrenör tarafından kadro dışı bırakılmış, haç takıp da sahaya çıktığı tek maçta hakem tarafından osuruk bir bahane ile oyundan atılmıştır... ama en büyük bombayı biyoloji dersinde patlatmıştır, evrime inandığını söylediği vakit biyoloji hocası "evrim aldatmacası" adında bir kitap getirmiştir sınıfa ve yazarı olan harun yahya adında bir bilim adamından bahsetmiştir. akabinde harun yahya'nın kadınlara çükünü öptürürken basılan adnan hoca olması üzerine "benim dedem maymun değil, evrime inanan ejderham dedesinin maymunluğunu kabul ediyor, ben topraktan geldim" açıklamasını yapmıştır. kontra olarak "hocam benim dedem de toprak değil, çanak çömlek değil" demesi üzerine okulu sallamış, adı ateiste çıkınca ülkü ocağının delikanlı gençleri tarafından bir okul çıkışında ziyaret edilmiştir, cihat şeklinde geçen bu ziyaretin izlerinden bir tanesi hala vücudunda durmaktadır. tabi meydan boş, taşlayın şeytanı 10 kişi ile. peki arkadaşlar, peki kardeşlerim, hani dinimiz saygı diniydi? bunun neresinde saygı? senin inancına göre ben de senin tanrı'nın kulu değil miyim?
tabi ki okunacaktır ezan, çanlar da çalacaktır özgürce, herkes dilediğince ibadet edecektir türkiye'mizde, ülkemizin kültür mozaiği bunu gerektirmektedir zaten. velhasıl kelam, bugün cenazeye giden ejderham kişisi ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuş canı arkadaşına sarılırken görev aşkı ile yanıp tutuşan, gözleri fıldır fıldır para dolu zarfı arayan imam tarafından köşeye çekilmiştir ve namaz esnasında küpesini çıkartması emredilmiştir kendisine...
buna rağmen türkiye inançlara ve inançsızlıklara saygılı bir ülkedir denir ise, tek bir laf gelir aklıma... bırak allah aşkına ya! malesef türkiyemizde bizden olmayan insan değildir mantığı hala hüküm sürmektedir, faşizancasına, teokrasiye mi kaçıyoruz ne?
