meme kanseri

entry104 galeri
    8.
  1. MEME KANSERiNDE HANGi TEDAViLER UYGULANIR?
    Bir meme kanseri vakası saptandığında bu çoğunlukla invazif kanserdir. invazif meme kanseri duktal da olsa lobuler de olsa tedavisi aynıdır.

    Tedavi planı, lokal tedavi ve sistemik tedavi şeklinde ikiye ayrılır. Lokal tedavi, memedeki ve komşu lenf nodüllerindeki kanser hücrelerinin çıkarılmasını ya da öldürülmesini içerir. Eğer kanser bu bölgelerin dışına taşmadı ise hastaya yalnızca lokal tedavi yeterli olabilir. Maalesef meme kanseri memedeki primer kanser odağı çok ufak olsa ve lenf düğümlerinde hiçbir yayılma bulgusu olmasa bile vücudun diğer bölgelerine metastaz yapabilen bir kanserdir. Meme kanseri önceden bilinen standart bir büyüme karakteri göstermez. Birçok çalışmada hastalığın nüks etme ve metastaz yapma ihtimali ile ilgili tümörün çapı, hücre tipi,lenf düğümlerinin durumu ve hormon reseptörleri gibi prognostik faktörler saptanmıştır ve takip ve tedavide kullanılmaktadır. Ama hiçbir kadında hastalığın seyri kesin olarak belirlenemez. Bu belirsizlik nedeni ile hücrelerin herhangi bir yere yayılması riskine karşı sistemik tedavi de lokal tedaviye eklenmektedir. Sistemik tedavi, kanser hücrelerini öldüren ilaçları içeren kemoterapi ve hormonoterapiden oluşur.

    Lokal tedavi cerrahiyi, radyasyonu veya her ikisini birden içerir. Meme kanseri cerrahisinde kullanılan birçok tanım vardır. Genel olarak memenin alınmasına verilen isim mastektomidir. Modifiye radikal mastektomi deyimi memenin ve koltukaltı lenf bezlerinin alınmasını ifade eder. Basit mastektomi yalnızca memenin alındığı, lenf düğümlerine dokunulmadığı durumdur. Memenin yalnızca belli bir kısmının alınmasına ise meme koruyucu cerrahi denir ve lumpektomi, parsiyel mastektomi veya kadranektomi gibi isimlerle anılır. Aksiller diseksiyon terimi ise koltuk altı lenf bezlerinin temizlenmesini ifade eder.

    Radyoterapi, kanser hücreleri gibi hızlı bölünerek büyüyen hücrelerin özel yüksek enerjili X ışınları ile öldürülmesi esasına dayanır. Genellikle ağrısız ve sıkıntısız bir tedavidir ve hastanın hastaneye yatması gerekmeden ayaktan gelip gidilerek uygulanabilen bir tedavi şeklidir.

    ister meme koruyucu cerrahi, ister memenin alındığı ameliyatlar olsun, ameliyat sonrası koltuk altı lenf bezlerinin durumu da öğrenilmiş olacaktır. Lenf düğümlerinde kanser hücrelerinin olup olmaması bundan sonraki tedavide önemli rol oynar. Eğer kanser hücreleri lenf düğümüne sıçramış ise kanserin tekrarlama ihtimali çok daha yüksek olacağından ek olarak kemoterapi veya hormonal tedavi veya her ikisinin birden başlanması gerekir. Cerrahi tedaviye ek olarak uygulanan kemoterapi ve hormon tedavisi adjuvan sisitemik tedavi olarak adlandırılır. Bu tedavinin amacı ameliyat esnasında vücudun başka yerlerinde bulunma ihtimali olan kanser hücrelerini de öldürmektir. Bu metastatik kanser hücrelerinin varlığı ihtimali memedeki orjinal tümörün büyüklüğü, lenf nodüllerine yayılım olup olmaması, yayılma olan lenf nodüllerinin sayısı ve kanserin mikroskobik karakteri ile ilgili olarak artabilir. Meme kanseri hücrelerinin bu tip mikroskobik yayılım yapıp yapmadığını gösterecek hiçbir test yoktur. Memedeki kanser bölgesi çok küçükse ve lenf düğümlerine de hiç yayılım yoksa bile bu hastalara adjuvan sistemik tedavi uygulanması gerekebilir, çünkü bu gurup hastaların da % 10-15'inde metastatik meme kanseri gelişebilmektedir.

    Meme kanser dokusunda aynı zamanda hormon reseptörü denen estrojen ve progesteron reseptörleri olup olmadığına da bakılır. Meme kanser hücrelerinin belli bir grubu bu hormonların yapışabileceği moleküler bölgeler içerirler, bunlara reseptör denir. Hormonların kanser hücrelerinin büyümesini arttırıcı etkisi vardır. Eğer kanser hücrelerinde bu hormon reseptörleri varsa bir anti-estrojenik ajan olan tamoksifen kullanılabilir. Bu ilaç meme kanser tekrarlama riskini kemoterapinin azalttığı oranda düşürebilir. Bu ilaç sayesinde kemoterapinin bulantı, kusma, saç dökülmesi, halsizlik, enfeksiyona yatkınlık, kalbe toksik etki gibi bir çok yan etkisinden de kaçınılmış olunur. Buna karşılık tamoksifen uterus kanseri riskini arttırabilir. Tamoksifen aynı zamanda kemoterapi sonrası da verilebilir.

    Eğer meme kanseri tedavisi için modifiye radikal mastektomi seçilmiş ise, yeniden meme şeklinin oluşturulacağı rekonstruktif yani estetik amaçlı cerrahi, mastektomi ameliyatı esnasında veya daha sonra yapılabilir. Bu da yine hastanın durumuna göre verilmesi gereken bir karardır. Yeni meme oluşturmak için çok sayıda ameliyat şekli vardır.Rekonstruksiyon kadının kendi dokuları ile veya silikon gibi bir meme protezi kullanılarak yapılabilir.

    Görüldüğü gibi meme kanseri tedavisi oldukça değişiklikler gösterebilir ve kompleks bir tedavidir. Her bir kadında yapılabilecek tedavi seçeneklerinin tartışılması tedavinin en önemli inceliklerinden birisidir.

    Her hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de en önemli şey hastalıktan korunmaktır. Ancak günümüzde meme kanserini neyin ya da nelerin önleyebildiğini henüz bilemiyoruz. Geçmiş yıllara göre çok daha erken tanı koyabilme şansına sahibiz. Meme kanserinin erken tanısı rutin mamografik tetkiklerle ve şüphe varsa erken biopsi ile konabilmektedir. Meme kanseri ne kadar erken yakalanabilirse kür, yani hastalıktan tam kurtulma şansı o kadar artar.

    Her kadın her ay kendi kendine muayene yapmalı, 20-39 yaşlar arasında 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise her yıl meme muayenesi yaptırmalıdır. 35-40 yaşlar arasında bir mamografi çekilmeli, 40-50 yaşlar arasında iki yılda bir, 50 yaştan sonra ise her yıl bu mamografik inceleme tekrarlanmalıdır.

    Toplum meme kanseri ile ilgili olarak ne kadar çok eğitilebilirse,bu ölümcül hastalığın kontrol şansı o oranda artacak ve meme kanseri nedeni ile ölümler o oranda azalacaktır.
    * *
    5 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük