bir metronun karanlık yolunda gecenin ilerleyen saatlerinin tam ortasında duran zamanın yanında sen ve ben, aslında biz^e çok yol varken birleşmeyi deniyoruz ya.. işte o zaman sistemsizliğin düşüncelere yaptığı hain tecavüzün kanlı çarşaflarından damlayan sen, canımı öyle acıtıyorsun ki yine anlayamıyorum benliğim nereye doğru gidiyor, neden bu metro karanlığın ortasında kalıyor, yürüyen merdivenlere bıraktığım düşünceleri kimler siliyor.. şuurum benden ayrı tek kale maç yaparken, nasıl da kalede bekliyorsun toplar gelsin diye.. bi açılıp da karşılamıyorsun, bi önüne bakıp da beni görmüyorsun.. işte bu silinmeyen düşünceler içerisinde, dünya forumuna giriyoruz senle ben.. işte tam bu noktada birden, aniden bir yalnızlık ve sessiz tepeden gelen lekesiz bir zihnin güne yansıması, aklımı alamıyorum ki alayım aklını.. silemiyorum zamanı ya da uzayın ortasında edemiyorum tek kişilik dev dansımı.. okyanuslar devlerin ağlamasıyla oluşmuş, devlerin aşkı büyük olurmuş.. dünyada boşluk kalmadı sana okyanus edeceğim, ama okyanuslar da bir gün ağlar.. işte o gün yunuslar ölecek ve sen yine bana beni satacaksın.. koşulsuz kabulümdür hayatın, seviyorum ya da sensizlik saçma.. ben sensizim şu anda, anlıyorsun.. hayatım..
gibidir.. oysa, şuursuzluk, anlamsızlığın ortasında yer alan j harfidir..