üzerinde olur olmaz, çocuksu bir mantıkla laf edilmemesi gereken önerme. kıymetli bir cümledir. türkün de, kürdün de, kafkasın da zerre kadar önemi yok, bu cümleye inanmadıktan sonra. git aynada kendini sev o zaman. insan sevmek başkasını sevmektir, kendi yansımalarını değil. insan olan herkes benzer dertlerden muzdarip şu fani dünyada. hepsi açlıktan, yokluktan, aşktan, dostluktan, dayanışmadan, ihanetten, payına düşeni alıp, büyümekle meşgul. bu yolculuk kanada, türkiye, madagaskar ya da bir başka ülkede değişmiyor. bizim kadar ulvi gerçeklere aydığını zanneden, coğrafyaların ila nihaye kendilerine ait olduğunu düşünen milyonlarca insan yaşadı ve öldü. bugün hiç birinin mezarı, devleti, esamisi yok. hiç unutulmayacak sandığımız her şey, her insan, her put, her ideoloji bir gün unutulacak. ne türkiye cumhuriyeti, ne amerika, ne fransa sonsuza dek yaşayacak. gün gelecek, hiç hatırlamadığımız kavimler gibi bizlerin ve bu devletlerin ve bu fikirlerin belki hiç biri hatırlanmayacak. ama geriye unutulmayacak şekilde bırakılacak tek miras insanlık mirası dediğimiz kültür ve duygudaşlık olacak. bu bizi, zebralardan ve bok böceklerinden ayıran şey işte. yoksa herkes gidip kendi otlağında otlanacaksa, insanlık ideali, vatan, demokrasi, kardeşlik gibi şeylerden bahsetmeye gerek yok. zaten mağaradan çıkalı beri bir arpa boyu yol gitti insan uygarlığı, onu da nefretle heba etmemek lazım. o zaman mamut kemiği ile diğerinin kafasına vuruyorduk, şimdi nükleer silahların nasıl da akıllı vuruş sistemlerine sahip olduğundan bahsedip, şişiniyoruz.
yani kardeşlik ve onun için çaba kıymetlidir. herkesi etrafından kovmak ise dünyanın en kolay işidir.
işte o insanları yapayalnız ölüyor, tabutlarını taşımak için cemaatten güç bela dört kişi bulunuyor.