çok uzun yıllar, yazdıklarını çok sevdik, sadece okuyorduk onu, görmüyorduk, dinlemiyorduk; güzel betimliyordu, çok kelime biliyordu, içimize dokunuyordu, sonra televizyonlara çıkmaya, hayatını anlatıp durmaya başladı, şöyle acılar çektim, böyle yalnızdım, öyle de yersiz yurtsuzdum.. basitleşti bizim için. yazdıkları da basitleşti. mevlanayı da çok severdik şemsi de, yazarını da çok severek okurduk ama 'aşk'ı sevmedik. artık bütün gizemini kaybetmiş, mahremdeki, araftaki hatta bit palastaki edebiyat yanmış kül olmuş, piyasa ne isterse onu yazan bir yazar oluvermiştir. her yaptığını, her hissettiğini bildiğimiz, artık edebiyatıyla değil özel yaşamıyla, giydikleriyle, taktıklarıyla, bakışlarıyla gözümüzün içine içine sokulan ve ne gariptir ki, artık 'kadın'. son kitabının kapağına erkek haliyle kendi resmini koydurtan elif şafak, edebiyatın bencillik için nasıl araçlaştırılabileceğini acımasızca göstermiştir, bizi üzmüştür, biz yani onun sadık okurları ona belki de aşktan sonra bir şans daha verecektik ama kendini kendi tüketen yazardır artık gözümüzde. onu aşkla birlikte tanıyanlar bizi anlamayacaktır, hatta haksızlık ettiğimizi düşünecektirler ama biz ne hissettiğimizin çok iyi farkındayız, daha çok para kazanma hırsı veya daha fazla ön planda olma sevdası uğruna ya da belki de aslında artık yazamadığından, tükettiği için kendini, bizim için özel olan bir yazarı kaybetmenin hüznünü derinden yaşıyoruz. gerçek elif şafak öldü. bizim için yaşayan elif şafak sadece artık, 'acılarını pazarlayan kadındır'