olayın genelini tekrardan anlatmayacağım. zira marilyn'in aksine başkanın nasıl öldüğü ortada. burada soru kimin bu cinayeti işlediği ve onu kimlerin azmettirdiğidir.
olay sonrasında ne olduğunu hatırlayalım. lee harry oswald, iki saat gibi kısa bir süre içinde yakalandı. üç gün sonra da öldürüldü. sadece bu bile aslında bizlere bir tuhaflık olduğunu düşündürmeye yetmeli. kennedy'nin katili olarak yakalanan oswald'ı öldüren jack ruby ise birkaç sene sonra kanserden öldü.
kennedy suikast(ler)i öyle bir karmaşık iplik yumağı ki neresinden tutsanız elinizde kalır. aslında biz en iyisi sondan başlayalım.
jack ruby'nin yayınlanan son röportajlarından birinden tini mini bir alıntı:
-bu olanlara dair her şey gün yüzüne asla çıkmadı. dünya yaşananlara ve eylemlerime dair gerçekleri asla öğrenemeyecek. Kazanacak çok şeyi olan ve beni bu duruma sokmakta gizli amaçları olan insanlar gerçeklerin tüm dünyaca bilinir hale gelmesine asla izin vermeyecekler.
+bu insanlar yüksek pozisyonlarda mı jack?
-evet.
ki bu adam daha sonra bir polis memuruna kendisine bir şey enjekte edildiğini ve bunların kanser hücreleri olduğunu iddia edecek. anlaşılan nezle oluyor ve ona iğne yapıyorlar; ama ruby kendisinin kanser edildiğini söylüyor. bu adam ölümüne kadar gittikçe daha da artan dozda şeyler söylemeye devam ediyor. "kennedy'i kimin öldürdüğünü biliyorum, beni oswald'ı öldürmekten tutukladılar kennedy'nin katilini değil." de bunlardan biri. neyse bu konuşmalarından sonra kendisini zatürreden hastaneye yatırıyorlar. Bir de bakıyorlar ki adamın beyninde ve ak ve karaciğerlerinde kanser var. çok geçmeden ölüyor zaten.
yakalandığı sırada oswald'ı öldürme sebebini dallas'ın onurunu kurtarmak olarak açıklayan bu adam, birçok şey söyledikten sonra kanserden ölüyor. şimdi onu tartışacak değilim, ama söylediklerinin küçük şeyler olmadığını bilelim. bi halka içe giriyoruz, lee oswald.
kendisi 24 yaşında ve ruslarla bir ilişkisi var gibi görünüyor.
yakalandıktan sonra içeride geçirdiği iki gün boyunca tüm suçlamaları reddediyor ve kanıt materyallerinin sahte olduğunu söyleyip duruyor. avukat talep ediyor. baronun avukatlarını beğenmiyor ve komünistlerle ilişkideki avukatlardan birkaçını sayıyor. neyse bunlar çok önemli değil, emniyetten çıkarılırken de jack ruby tarafından öldürülüyor.
şimdi mantıklı düşünürsek, eğitimli bir tetikçi nasıl bir saat içinde yakalanır sorusu aklımıza takılır. ya da neden emniyette bunu sürekli reddeder sorusunu sorabiliriz kendimize. konuşmamak yerine reddetmesi önemli. adam içeride bulunduğu iki gün boyunca sovyetlerde yaşadığım için beni günah keçisi ilan ediyorsunuz ama buna müsaade etmeyeceğim diye konuşup durmuş ve çıkar çıkmaz da ortadan kaldırılmış.
suikast anında üç el ateş edildiği resmi kayıtlara geçti. suikastin kendisindeki tuhaflıkları anlatmadan önce amerikan halkının dörtte üçe varan bir çoğunluğunun kennedy suikastinde bir şeylerin gizlendiğine inandığını belirteyim. ki amerikan halkı için bu derece bir birlik muazzam bir sayı.
öncelikle ilk bulunan cinayet silahının 7.65 bir mauser olduğunu ve bunun raporlara geçtiğini söyleyelim. daha sonra oswald'ın bu silaha sahip olmadığının ortaya çıkmasıyla fbi raporları mucizevi bir şekilde 6.5 lik carcano'ya dönüşüyor. dallas yetkilileri silah olarak mauser ı gösteriyor, fbi ise carcano'yu.
bir diğer mevzu ise suikastin ya da suikastle bağlantılı olayların tanıklarının bazılarının "bize susmamızı tembihlediler" şeklindeki iddiaları. tanıklar tehdit edilmiş miydi? hatta, yine bizzat suikastin ya da ilintili olayların tanıklarının büyük çoğunluğunun ölmesi de hayli tuhaf.
bir diğer ciddi iddia da otopsi fotoğraflarının sahte olduğu yönünde. zira fotoğraflardaki beyin olması gerekenden daha az hasar görmüş durumda. öyle ki ilk kayıtlarda kennedy'nin beyninin yarıdan çoğunun dağıldığı belirtilirken otopsi fotoğraflarındaki hasarın bununla karşılaştırılamayacağını görürsünüz. kennedy'nin beynini gören fbi ajanlarından biri ifadesinde resmi otopsi fotoğraflarının gerçekliğini reddetmiş ve bunun mümkün olamayacağını belirtmiştir. daha sonra araştırmacılar bu beyin takasının yaraların yerini değiştirmek için yapılmış olabileceğini belirtmişlerdir. otopsiye göre kennedy arkadan vurulmuştu. araştırmacılar bunun tam tersinin doğru olduğuna yani kennedy'nin önden vurulduğuna inanmaktalar. bunun sebebi ise kennedy'nin kafasının oksipitalinin gördüğü ağır hasar. (oksipital uyurken kafamızı yastığa yasladığımız yer) mermilerin çıkarken daha fazla hasar verdiği biliniyor. yani özetle kafatasının verdiği bilgi ile otopsi birbirini tutmuyor. kennedy'nin beynini kimse görmediğinden kafatasının doğruluğu daha geçerli, bu da ortada kesinlikle bi tuhaflık var demek.
şimdi tekrar resmi bulgulara dönelim. fbi'ın araştırmalarına göre oswald'ın silahı deneyimli bir tetikçi tarafından 5 ila 8 saniyede üç kez ateşlenebilir. tanıklar üç el silah sesi duyduklarını söylüyorlar. bunlardan birincisi tamamen arabayı ıskalıyor, ikincisi önce kennedy'i sonra valiyi vuruyor ve üçüncüsü de kennedy'i öldürüyor. şimdi bu ikinci merminin izlediği yolu resmi kayıtlara göre aktarıyorum:
kennedy'i sağ omzundan vurmuş boynundan geçmiş, valinin ise göğsünde, el bileğinde yaralara sebep olmuş ve zavallı mermi kendini en son vali beyin uyluğunda bulmuş. yine raporlara göre bu yolu izleyen sihirli mermi o kadar hızlı imiş ki 15 kat kıyafet, 7 kat deri ve 7 inç dokunun içinden geçmiş. vay anasını be.
ama görüntülerden vali ile başkanın tam arkalı önlü oturduğunun anlaşıldığını belirtmem lazım.
video görüntüleri incelendiğinde öldüren üçüncü mermiden sonra kennedy'i arkaya savruluyor - bu mermi önden geldi demek. ama daha dikkatli incelendiğinde başı iki inç kadar öne oynuyor - bu da mermi arkadan geldi demek. görgü tanıklarının bir kısmı merminin önden geldiğini savunurken bir grup da arkadan geldiğinde ısrarcı. beş kişi de hayır iki taraftan da mermi geldi diyor. sonuç olarak karar arkadan tek mermi geldiği yönünde çıkıyor; ama otopsi raporlarına göre önden bir mermi girdiği kesin gibi.
valinin karısı eşinin kennedy'yi vuran mermilerden başka mermilerce vurulduğunu söylüyor. üst düzey üç tanık da kennedy'nin başının oksipitalinin büyük ölçüde kayıp olduğunu söylüyorlar, bu parça suikastin gerçekleştiği arabanın arka kısmında bulunuyor. tüm bunlar önden gelen bir mermiye işaret ki bu tıbbi kanıtlarla da destekleniyor.
bir de rose isimli bir fahişe ablamız var. kendisi ruby'le iş yaptığını söylüyor. bu sırada ruby kennedy'nin öldürüleceğini ağzından kaçırmış. hatta dahası oswald ile ruby'nin yıllardır sikiştiğini iddia ediyor. neyse bu ablamız suikastten önce olayı haber vermiş ama onu kimse sallamamış. suikastten sonra fbi bunu almış, ablamız hikayesini onlara da anlatıyor. 1965 yılında rose ablamız elim bir trafik kazasında ölüveriyor. biz de bunları yiyoruz tabi. neyse.
olayı kimlerin neden yaptığı ayrı bir entry konusunu. sıkıldım onu da sonra yazarım. fakat kennedy'nin otopsisinin değiştirilmesi sihirli kurşundan daha önemli bir konu bence, bunu belirteyim. çünkü dediğim gibi adam biraz solda otursa tek kurşun o yolu izliyor olabilir ama otopsinin doğruluğu gibi bi ihtimal yok.
son bir not: kennedy suikasti dosyalarının büyük bölümü hâlâ gizli statüsünde ve bu statü normale göre çok çok uzun bir zaman daha değişmeyecek. 2029'a kadar.