anaokuluna gidiyordum bu ışıklı ayakkabılar çok popüler olduğu zamanlarda. henüz benim bir ışıklı ayakkabım yoktu. ama alacaklardı sürekli baskı yapıyordum.
neyse bir haftasonu alışveriş yaparken çok begendiğim çilekli nemlendirici bir çocuk ruju almıştı annem. dururmuyum, tabii ki pazartesi günü rujda benimle birlikte okula gitti. ama tolga adındaki vahşi ve de aç sınıf arkadaşım olan çocuk, ettiğimiz stratejik bir kavga sonucunda benim güzelim çilekli rujumu ısırdı. bu lanet olay sonunda hıncımı alamayıp tuvalete gitmek için izin istedim ve dışarıdaki ayakkabılıkta olan tolganın ışıklı ayakkabılarındaki ışığı söküp tuvalete attım. çişimi yapıp sifonu çekmeyide ihmal etmedim. allahım ne kadar mesuttum, öcümü almış tombul tolga'nın en değerli eşyasına gerekli zararı vermiştim.
neyse, akşam eve gittiğimde anneme olan biteni anlatmak gibi bir çocukluk gafletinde bulundum. aferin bekliyordum resmen. fakat olaylar böyle seyretmedi. bizi gizli gizli dinleyen babam yanımıza geldi ve suratıma iyi bir tokatcık yerleştirdi. ertesi gün annemle okula giderken bir ayakkabıcıdan ışıklı spor ayakkabı satın aldık, içten içe babam bana vurdu demek pişman oldu ayakkabıyla gönlümü alacaklar zannederken okula geldiğimizde annem ayakkabıları tombul tolgaya hediye etti.
beynimden vurulmuşa döndüm sözlük. kendime şaştım, evlat acısı neymiş cocuk yaşımda tattım. tombul tolganın yüzündeki gurur, sevinç, benim çaresizliğim. ne olduğunu anlayamadım bir süre. sonrası hüsran. sırf bu olay yüzünden 90larda çocuk olan benin, hiç ışıklı spor ayakkabısı olmadı sözlük.