bu ulke de toplumun amerikaya bakış açısı , köy evindeki insanların korku filmlerine bakış açısıyla paralellik göstermektedir.iki olayda da kahramanlarımız karşıdaki objeyi gözlerinde fazla büyütmekle beraber sürekli kötüleme egilimindedirler.buna benzer bir bakış açısı seksenlerdeki nuri alço filmlerinin popüler oldugu zamanlarda görülmüştür.anneler kızlarına "kızım sakın ha gazoz içme" gibi söylemlerde bulunurlarmış.
evet amerika güçlüdür.dunyayı o veya bu sekilde yönettegi su götürmez bir önermedir.bu noktada güçlü olana bok atmak yerine nasıl güçlü olunur şeklinde düşünüp böyle olmaya çalışmaktır.amerika oyunu kurallarına göre oynayan 250 yıllık tarihiyle politizm ustası olmuş bir devlettir.türkiye'nin oturup düşünmesi lazımdır "250 yıllık tarihiyle nasıl dunyayı yonetiyor" diye.oyunu kurallarına göre oynayan ülke olan amerika elbette bu oyunundan vazgeçmeyecektir.çünkü bilmektedir ki emperyalizm sahnesinden o çekilse , bu sefer rusya sahne alacak, rusya olmasa japonya bu rolü üstlenecek.bu nedenle ne kyoto anlasması nede emperyalizm karşıtı sloganlar amerika'yı bu rolünden döndürebilir.
ne yazık ki dünya adem le havva dan beri yapılmaması gerekenlerin yapılmasıyla süre gelmiştir.bunu değiştirmek mevcut şartlarda namümkündür.amerika emperyalizmini bir prolaterya - burjuva çatışmasına dönüştürmek , en kibar tabiriyle ezilen millet rolüne bürünmek türk milletinin asil kanına hiç yakışmamaktadır.oyun ortadadır , kural DA ortadadır.güçlü olan zayıf olanı ezer. emperyalizm de kapitalizm in bir sonraki duragı olduguna göre amerika'ya aglayıp sızlamak yerine iş yapmak daha akıl kari olacaktır.eşitlikçi bir dünya arayanlar önce reenkarnasyon olayına inanıp , öldükten sonra "nasıl bir dünya da dogmak istersiniz?" butonunu eşitlikçi olarak doldurmaları gerekir.