kendisi de ressam olan hermann hesse, rosshalde kitabında olduğu gibi klingsor'un son yazı kitabında da ana karakteri olarak bir ressamı anlatmıştır ve bu iki kitabında hem ressamlık hem de hesse'nin o dönemde hayatında yaşadıklarının izdüşümü olması bakımından otobiyografik izler yoğundur. ve her iki eser de tasvirleri ile insana muhteşem bir opera, bale izlemiş, olağanüstü bir senfoni dinlemiş, estetiğin hükümdar olduğu bir masal kırallığında günler geçirmişsiniz hissini yaşatır.
klingsor'un son yazı'nda doğu mistisizmin bilgeliği ile savaştan yeni çıkmış avrupa'nın batının aç gözlülüğü ve insan bazında farklılıkları ve en nihayetinde düşünülenin aksine hayat ağacından tattıkları meyvelerin lezzeti* ve acılığı* çok güzel anlatılır.
hesse klingsor'un son yazı'nı yazdığında 43 yaşındadır ve kitaptaki klingsor da 43 yaşında yüzyılın en güzel yazını resmeden ve bunu yaparken hayatı, ilişkileri ve sevgiyi sorgulayan ve yaşamın tüm güzelliğine rağmen ölüme yaklaştığını hisseden(çünkü burjuva batıyı simgelemektedir ressam ve savaş sonrası büyük yıkımla ölüme yaklaşmıştır batı, en azından ruhani bir ölüme)gündüz düşleri gören, hayalci bir ressamdır.
eserde şair dostu hermann'ın şiirleri de bulunur ve bilinmelidir ki o yaz hermann hesse kendi suluboya resimleriyle bezeli bir şiir kitabı da yazmıştır.
--spoiler--
beni geceye böyle bırakma,
acıya,
canım benim, ay yüzlüm!
ah, benim fosforum, mumum,
güneşim benim, ışığım!
--spoiler--
--spoiler--
hayat şimşek gibi geçer,
göremeyiz bile,
öylesine az sürer parıltısı.
yeryüzü ve gökyüzü sonsuza kadar
hareketsiz kalırlarsa,
değişen zaman insanların yüzlerinden hızla ne kadar geçer.
sen, dolu kadehin önünde oturan
ve içmeyen sen.
söyle bana, kimi bekliyorsun?
daha bu sabah saçların siyah ipek gibi parlıyordu,
akşam üstlerine kar yağmış,
canlıyken ölüm döşeğinde acı çekmek istemeyen
kaldırsın kadehini ve ayı davet etsin
kendisine katılmaya!
--spoiler--