senelerdir bir anlam veremedim bu sorunuma. sebebini çözemedim bir türlü. ne zaman bir yerde yazılı, o günün tarihine baksam hep geçmiş zaman gibi gelir bana. hem de çoook geçmiş zaman. bugün temmuzun yirmi dördü ya, işte bunu okuduğumda yıllar yıllar öncesi gibi geliyor bana. ilk ne zaman farkına vardım bilemiyorum.ama bu sıkıntıyı halen yaşadığımı biliyorum.
ben olağan şüpheliler filminde keşfettikten sonra deli gibi diğer filmlerini ilgiyle izlediğim kevin spacey e de aşık olmuştum bir zamanlar.buna da bi anlam verememiştim. evet evet o tipsiz adama en berbat filmini bile izleyebilecek kadar aşık olduydum. o yeteneğe, piçlik potansiyeline ve belki gözlerle anlatımına aşık olduğumu çok sonra farkettim. ki şükür ondan çok uzaktaydım. zira aşk insana kendine zarar verecek şeyleri bile gayet normal gösterebilir, dolayısıyla yapmakta bir çekince gösteremez çoğu.
sonracıma da düşününce bir acı gerçeği farkettim. ben hep çirkinleri sevmişim ayol. ne tipsiz severmişim ben. iflah olmuşumdur artık heralde sanırsam, ümidederim. amin, işallah maşallah. *
ama herkesin çirkin gördüğünde ben güzellik bulabiliyorum ki bu bir yetenek. * herkesin güzeli kendine hem.
terlemekten yoruldum ben yaa. kafamdan su fışkırıyor adeta saçlarımın dibinden. gözüme gelen ter damlaları sinirimi zıplatıyor benim. çok sıcak ve çok soğuk insan bünyesini yoruyor. bu deli sıcakları sevmiyorum. kim seviyor ki? bu satırları yazarken boynumdaki su birikintileri ses çıkarıyor kolumu başımı oynattıkça.cıp cıp cıp diyo la. kendi suyumda boğulup ölcem galiba. foşur foşur su fışkırıyor benden. içtiğim su da cabası. off sıcaktan bahsedince daraldım. konuyu kapatıp, üstüne de kilidi basıp gidiyom ben. çay içince uykusu gelir mi insanın? benim geliyor, hatta geldi. şu an gözümde. yeni bir tarzda demliyorum şimdilerde çayımı. hoş bir içimi oleyor. sonracıma da böle uykum geliyor. sonra annatem nası demlediimi şimdi gaçıyom.