ben bir süreliğine almanya'dayım. geliş gidişlerimi uçakla yapıyorum ama arabayla türkiye'ye gelebilmek için fırsat kolluyorum. şöyle bir arabayla çıkıp şehirleri geze geze, yol kenarlarında işeye işeye gelmenin keyfi farklı olur. hatta rotayı bile çizdim.
hamburg, hannover, dresden, prag, viyana, budapeşte, belgrad, saraybosna, bükreş, sofya, edirne üzerinden yurda girmek, edirne'de tava ciğer ve köfteyi mideye indirdikten sonra memleket havasını soluya soluya hedefe ulaşmak güzel olurdu.
konuyu daha önce de sözlükte görmüştüm, daha gelişler başlamamıştı. burada birilerine sordum. aldığım ve katıldığım güzel bir cevabı buraya aktarıyorum: (bu kişi izinlerinde italya'dan yunana gemiyle geçip ipsala'dan yurda giren biriydi.)
yurda adım adım, km km gitmenin heyecanı çok daha güzel. italya'ya ulaşınca evlerin çatıları tıpkı bizdeki gibi kırmızı olmaya başlıyor. sonra yunanistan'da geçtiğimiz köyler aynen ege köyleri gibi. durup köylü kadınların yaptığı leziz börek ve gözlemelerden alıyoruz. hani konuşmaları dışında her şey aynı. sonra batı trakya'da (iskeçe, gümülcine, dedeağaç, v.s.) türkçe bilmeyeni dövüyorlar. orada ince bellide iki bardak çay içip türklerle selamlaşmak güzel oluyor. ve son köprünün yarısı mavi-beyaz, yarısı kırmızı-beyaz. işte o kırmızı-beyaz bölüme geçince, nöbet tutan askerlerimizi görünce içimizde yaşadığımız duygunun tarifi anlatılmaz. uçakla gidince olmuyor bu duygu.
not: ulu moderasyonun başlıktaki "gerizekalı" kısmına takılmamasına takıldım. gammazlamayı hiç sevmem. buradan açık açık yazmak istedim. eğer başlıkta "yemek sonrası topluca geğiren gerizekalı kürtler" yazsaydı müsade ederler miydi buna?